Mimar-ressam-yazar Cihat Burak’ın yazı arşivinde bulunan ve 1960’lı yıllarda Paris’te yazıldığı anlaşılan Çingene Hocanın Rüyası, sanatçı tarafından, 1990’ların başında bir yarışma vesilesiyle yeniden ele alınmış tek perdelik bir oyun, külliyatının en özel metinlerinden biri... “Aydın geçinen yarı münevver” Çingene Hoca ile “hayatta işi gücü, dini imanı para olan, para burjuvası cahil işadamı” Gani’yi bir araya getiren oyun, öykülerinde parıldayan kendine özgü ironik üslubu geleneğin yansımalarıyla harmanlayarak yepyeni karakterler yaratan, bu karakterleri resimleyerek daha da görünür kılan Cihat Burak’tan “temaşa sanatımız”a bir armağan... “Hiç işim olmadığı halde bu gerilemenin her alanda olduğu gibi tiyatro alanında da olduğunu düşündüm, geleneğe bağlı olmanın bir gerilik olmadığı kanaatine vardıktan sonra göreneğe bağlı olmanın da bir ileri düşünce sayılamayacağı kanaatine vardım ve Paris’te, küçük odamda oturup bu denemeyi yazdım.”
Mimar-ressam-yazar Cihat Burak’ın yazı arşivinde bulunan ve 1960’lı yıllarda Paris’te yazıldığı anlaşılan Çingene Hocanın Rüyası, sanatçı tarafından, 1990’ların başında bir yarışma vesilesiyle yeniden ele alınmış tek perdelik bir oyun, külliyatının en özel metinlerinden biri... “Aydın geçinen yarı münevver” Çingene Hoca ile “hayatta işi gücü, dini imanı para olan, para burjuvası cahil işadamı” Gani’yi bir araya getiren oyun, öykülerinde parıldayan kendine özgü ironik üslubu geleneğin yansımalarıyla harmanlayarak yepyeni karakterler yaratan, bu karakterleri resimleyerek daha da görünür kılan Cihat Burak’tan “temaşa sanatımız”a bir armağan... “Hiç işim olmadığı halde bu gerilemenin her alanda olduğu gibi tiyatro alanında da olduğunu düşündüm, geleneğe bağlı olmanın bir gerilik olmadığı kanaatine vardıktan sonra göreneğe bağlı olmanın da bir ileri düşünce sayılamayacağı kanaatine vardım ve Paris’te, küçük odamda oturup bu denemeyi yazdım.”