Usta yazar Samed Behrengi, bir masal anlatıyor küçük arkadaşına. O masalda, iki çocuğun ektiği bir şeftali çekirdeğinin, ağaç olana kadar bakın neler geliyor başına: "Uyudum, önümdeki bahara ermek için. Uyudum, topraktan çıkıp yeşermek için. Uyudum, Şahin Ali’ye ve Polat’a güzel şeftaliler vermek için. O kış, uykumda gördüğüm düşlerin hepsini unuttum. Yalnızca birini aklımda tuttum. O düşümde de kocaman bir ağaç olmuştum. Şahin Ali ile Polat’ın ellerini duydum gövdemde. Meyve dolu dallarımı sallıyorlardı tepemde. Bir dal, iki dal değil; hepsini sırayla hem de. Köyün tüm yoksul çocukları da toplanmıştı çevremde. Ağzındaki şeftalisini bitiren her çocuk, yemek için yerden başka bir şeftali bakıyordu. Şeftali suları, ağızlarının kenarlarından dökülerek, yarı çıplak bedenlerinin her yerine akıyordu. Hem doya doya şeftali yiyordu her çocuk, hem de sanki tatlı öz suyumla kendini yıkıyordu."
Usta yazar Samed Behrengi, bir masal anlatıyor küçük arkadaşına. O masalda, iki çocuğun ektiği bir şeftali çekirdeğinin, ağaç olana kadar bakın neler geliyor başına: "Uyudum, önümdeki bahara ermek için. Uyudum, topraktan çıkıp yeşermek için. Uyudum, Şahin Ali’ye ve Polat’a güzel şeftaliler vermek için. O kış, uykumda gördüğüm düşlerin hepsini unuttum. Yalnızca birini aklımda tuttum. O düşümde de kocaman bir ağaç olmuştum. Şahin Ali ile Polat’ın ellerini duydum gövdemde. Meyve dolu dallarımı sallıyorlardı tepemde. Bir dal, iki dal değil; hepsini sırayla hem de. Köyün tüm yoksul çocukları da toplanmıştı çevremde. Ağzındaki şeftalisini bitiren her çocuk, yemek için yerden başka bir şeftali bakıyordu. Şeftali suları, ağızlarının kenarlarından dökülerek, yarı çıplak bedenlerinin her yerine akıyordu. Hem doya doya şeftali yiyordu her çocuk, hem de sanki tatlı öz suyumla kendini yıkıyordu."