Sayfaların arasında gizlenmiş dokuz farklı dünyaya hoş geldiniz. Bir Tutam İrade, hayatın en karmaşık çelişkilerini sorgulamaya, insanlığın ortak deneyimlerini yansıtarak okuyucuyu düşünmeye ve duygusal bir yolculuğa çıkmaya davet ediyor.
Kimi zaman, üstkurmacanın gizemli perdeleri aralanıyor ve insan iradesinin sınırları sorgulanıyor. Kimi zamansa, hayata bir kedinin gözünden bakarken, tatlı bir serzeniş ve iyilik dolu bir ruhun peşinden sürükleniyoruz. Bazen ise, kibirli bir insanın, hayata bakışının bir sinek yüzünden nasıl altüst olduğunu gözlemleyerek, hayatta önemli olan değerlerin ne olduğunu fark ediyoruz bu öykülerde.
Birinde, aşık olunanın gerçekte beklenenle uyumlu olmadığına dair bir hayal kırıklığı, karakterimizin iç dünyasında titreşimler yaratırken; mükemmeliyetçilik kavramını sorguluyor ve gerçek aşkın aslında beklediğimiz gibi olmayabileceğini görüyoruz. Bir diğerinde ise kendini arayan bir karakterle beraber, insanların önyargılarla belli kalıplara sıkıştırılmasını sorguluyoruz.
Gülmeyi unutmuş bir dünyada, basit bir espriyle, unutulan neşenin kapısını aralayıp gülmeyi tekrar hatırlarken, bir çocuğun hayali arkadaşıyla içsel bir yolculuğa çıkıyor ve çocuğun içindeki özgüvenin peşine düşüyoruz.
Arka planda bıraktığımız yalnızlık ve güvensizlik, bu hikayelerin bize hatırlattığı insanlık paydasıdır. Seda Kafdağlı, eserindeki her bir öyküsüyle, insanlığın ortak deneyimlerini yansıtarak okuru içsel bir sorgulamaya çağırıyor.
Sayfaların arasında gizlenmiş dokuz farklı dünyaya hoş geldiniz. Bir Tutam İrade, hayatın en karmaşık çelişkilerini sorgulamaya, insanlığın ortak deneyimlerini yansıtarak okuyucuyu düşünmeye ve duygusal bir yolculuğa çıkmaya davet ediyor.
Kimi zaman, üstkurmacanın gizemli perdeleri aralanıyor ve insan iradesinin sınırları sorgulanıyor. Kimi zamansa, hayata bir kedinin gözünden bakarken, tatlı bir serzeniş ve iyilik dolu bir ruhun peşinden sürükleniyoruz. Bazen ise, kibirli bir insanın, hayata bakışının bir sinek yüzünden nasıl altüst olduğunu gözlemleyerek, hayatta önemli olan değerlerin ne olduğunu fark ediyoruz bu öykülerde.
Birinde, aşık olunanın gerçekte beklenenle uyumlu olmadığına dair bir hayal kırıklığı, karakterimizin iç dünyasında titreşimler yaratırken; mükemmeliyetçilik kavramını sorguluyor ve gerçek aşkın aslında beklediğimiz gibi olmayabileceğini görüyoruz. Bir diğerinde ise kendini arayan bir karakterle beraber, insanların önyargılarla belli kalıplara sıkıştırılmasını sorguluyoruz.
Gülmeyi unutmuş bir dünyada, basit bir espriyle, unutulan neşenin kapısını aralayıp gülmeyi tekrar hatırlarken, bir çocuğun hayali arkadaşıyla içsel bir yolculuğa çıkıyor ve çocuğun içindeki özgüvenin peşine düşüyoruz.
Arka planda bıraktığımız yalnızlık ve güvensizlik, bu hikayelerin bize hatırlattığı insanlık paydasıdır. Seda Kafdağlı, eserindeki her bir öyküsüyle, insanlığın ortak deneyimlerini yansıtarak okuru içsel bir sorgulamaya çağırıyor.