Bir Yol Daha Var

Stok Kodu:
9786051513126
Boyut:
14x21
Sayfa Sayısı:
152
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2019-11
Kapak Türü:
Ciltsiz
Kağıt Türü:
2. Hamur
Kategori:
%25 indirimli
45,00TL
33,75TL
Taksitli fiyat: 9 x 4,13TL
Temin süresi 2-5 gündür.
9786051513126
854656
Bir Yol Daha Var
Bir Yol Daha Var
33.75

Düşünce yolu ile varlığını keşfetmeye çalışan ve bilinçli bir hayata erişmek isteyen bir kimse için her düşünce bir hareket taslağı, bir duruş biçimi, bir kalkış noktasıdır. Hayâtın tablosu da birtakım düzeltmelerle berâber bu taslağa göre resmedilir ve insanın oluşum süreci içinde bir anlam kazanır. Bu hareket taslağının yokluğu ise hayâtı daha baştan başarısızlığa, verimsizliğe, sonuçsuzluğa mahkûm eder.

Benzer bir yaklaşım içinde olan Gazâlî, bu duruma şöyle dikkat çeker: “Akıl susunca, düşünce durur; düşünce durunca, hareket durur; hareketsizlik ise çürümenin eşiğidir.” Eğer bu, reddedilmesi mümkün görünmeyen bir anlayışsa o zaman düşünme her şeyden önce hayâtımızla ilgili insânî bir görev, bir çaba olarak omuzlarımıza yüklenmez mi? Yüklenirse en azından şu soruyu sormak da her birimize düşmez mi? Ben düşünen biri miyim; düşünüyorsam ne için ne düşünüyorum?

Bu kitap, elde ettiği bir takım önemli bulguların altını kendisince çizmeye gayret ediyor. Dahası, “niçin, nasıl ve ne zaman” insan için tehlikeli bir hasım/düşman hâline geldiğinden bahsetmeye çalışıyor.

Temel amacı şu: Bedenleri kadavra masasına yatırılan, ruhları çalınıp basit biyolojik birer mekanizmadan ibâret görülen, mutlak gerçekliğin bağından kopartılıp fütursuz bir keyfîlikle köksüz bırakılan insanların yığınlar hâlinde yaşadığı bir dünyâda “varlığa, var oluşa, hayâtın anlamına, insan oluşa ve insan kalışa” dâir âzâde-kayıtsız kalınmaması gereken ve dahi kalınamayan kimi kaygılı düşünceleri paylaşıma açmak.

Bu bağlamda inancı da odur ki, her kaygılı düşünce ancak paylaşıldığı ölçüde kendi adına bir varlık alanı kazanabilir.

Düşünce yolu ile varlığını keşfetmeye çalışan ve bilinçli bir hayata erişmek isteyen bir kimse için her düşünce bir hareket taslağı, bir duruş biçimi, bir kalkış noktasıdır. Hayâtın tablosu da birtakım düzeltmelerle berâber bu taslağa göre resmedilir ve insanın oluşum süreci içinde bir anlam kazanır. Bu hareket taslağının yokluğu ise hayâtı daha baştan başarısızlığa, verimsizliğe, sonuçsuzluğa mahkûm eder.

Benzer bir yaklaşım içinde olan Gazâlî, bu duruma şöyle dikkat çeker: “Akıl susunca, düşünce durur; düşünce durunca, hareket durur; hareketsizlik ise çürümenin eşiğidir.” Eğer bu, reddedilmesi mümkün görünmeyen bir anlayışsa o zaman düşünme her şeyden önce hayâtımızla ilgili insânî bir görev, bir çaba olarak omuzlarımıza yüklenmez mi? Yüklenirse en azından şu soruyu sormak da her birimize düşmez mi? Ben düşünen biri miyim; düşünüyorsam ne için ne düşünüyorum?

Bu kitap, elde ettiği bir takım önemli bulguların altını kendisince çizmeye gayret ediyor. Dahası, “niçin, nasıl ve ne zaman” insan için tehlikeli bir hasım/düşman hâline geldiğinden bahsetmeye çalışıyor.

Temel amacı şu: Bedenleri kadavra masasına yatırılan, ruhları çalınıp basit biyolojik birer mekanizmadan ibâret görülen, mutlak gerçekliğin bağından kopartılıp fütursuz bir keyfîlikle köksüz bırakılan insanların yığınlar hâlinde yaşadığı bir dünyâda “varlığa, var oluşa, hayâtın anlamına, insan oluşa ve insan kalışa” dâir âzâde-kayıtsız kalınmaması gereken ve dahi kalınamayan kimi kaygılı düşünceleri paylaşıma açmak.

Bu bağlamda inancı da odur ki, her kaygılı düşünce ancak paylaşıldığı ölçüde kendi adına bir varlık alanı kazanabilir.

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat