Halid Ziya’ya kadar, romancı muhayyilesiyle doğmuş tek muharririmiz yoktur. Hepsi roman veya hikâye yazmaya hevesli insanlardır.
Ahmet Hamdi Tanpınar
Mai ve Siyah ve Aşk-ı Memnu gibi başyapıtların yazarı Halid Ziya Uşaklıgil’in öyküleri de romanları kadar önemli. Romanlarında daha belirli konular üzerinde duran yazar, öykülerinde Osmanlı’dan cumhuriyete uzanan süreçte değişen sosyal hayat üzerine gözlemlerini ve kendi hatıralarını çarpıcı tespitlerle bezeyerek aktarıyor.
Bitmemiş Defter, Halid Ziya’nın öykülerinin konularına göre yeniden sınıflandırılmasıyla ortaya çıkan bir derleme. Yazarın belki de en başarılı olduğu karakterlerin, kadınların merkeze alındığı öykülerin toplamı. Ülkesinden kaçırılıp cariye olarak konaklara satılan kadınlar, kocasını öldürenler, sanatçı kadınlar, evlenme telaşındaki genç kızlar, geçim derdiyle çırpınanlar, veremliler, bohçacı kadınlar… her yaştan, her sosyal sınıftan, kimi zaman acıklı kimi zaman gülümseten öyküler…
Ülkenin belki de “en uzun yıllarında” yaşamış, tüm deneyimlerini hayran bırakan gözlem gücüyle çağdaşlarına ve sonraki kuşaklara aktarmış yazarın, modern edebiyatımızın mimarlarından Halid Ziya’nın gözünden Türkiye’nin kadınları. Her birinde önce, “Bunlar gerçekten yaşandı mı?” diye soracağımız ama sonrasında birçoğunun hâlâ da yaşandığını fark edip şaşıracağımız benzersiz öyküler.
Halid Ziya’ya kadar, romancı muhayyilesiyle doğmuş tek muharririmiz yoktur. Hepsi roman veya hikâye yazmaya hevesli insanlardır.
Ahmet Hamdi Tanpınar
Mai ve Siyah ve Aşk-ı Memnu gibi başyapıtların yazarı Halid Ziya Uşaklıgil’in öyküleri de romanları kadar önemli. Romanlarında daha belirli konular üzerinde duran yazar, öykülerinde Osmanlı’dan cumhuriyete uzanan süreçte değişen sosyal hayat üzerine gözlemlerini ve kendi hatıralarını çarpıcı tespitlerle bezeyerek aktarıyor.
Bitmemiş Defter, Halid Ziya’nın öykülerinin konularına göre yeniden sınıflandırılmasıyla ortaya çıkan bir derleme. Yazarın belki de en başarılı olduğu karakterlerin, kadınların merkeze alındığı öykülerin toplamı. Ülkesinden kaçırılıp cariye olarak konaklara satılan kadınlar, kocasını öldürenler, sanatçı kadınlar, evlenme telaşındaki genç kızlar, geçim derdiyle çırpınanlar, veremliler, bohçacı kadınlar… her yaştan, her sosyal sınıftan, kimi zaman acıklı kimi zaman gülümseten öyküler…
Ülkenin belki de “en uzun yıllarında” yaşamış, tüm deneyimlerini hayran bırakan gözlem gücüyle çağdaşlarına ve sonraki kuşaklara aktarmış yazarın, modern edebiyatımızın mimarlarından Halid Ziya’nın gözünden Türkiye’nin kadınları. Her birinde önce, “Bunlar gerçekten yaşandı mı?” diye soracağımız ama sonrasında birçoğunun hâlâ da yaşandığını fark edip şaşıracağımız benzersiz öyküler.