Bu çalışma Paleologos hanedanının tahta geçişinden Yunanistan’ın Osmanlılarca işgal edilmesine kadar Bizans İmparatorluğu’nu sarsan olayların bir özetinden oluşmaktadır. Türklerin hızlı ilerleyişinin arasında, her eyalet sırasıyla işgal edilirken, her şehir birbiri ardına fatihlere kapılarını açarken, her parçası zayıflayan imparatorluktan teker teker kopan ve git gide daha fazla ayrılığa düşerek yozlaşan Greklerin çöküşünü göstermeye çalıştım. Romalı hükümdar uzun bir süre başkentin surları ardında adeta eli kolu bağlı bir halde kalmış olsa da, imparatorluğun kalbi halen çarpıyordu; ancak şehrin işgali, öldürücü son darbe oldu. Sezarların sonuncusu Konstantinos Dragosis’in tahttan çekildiğinde soylu bir şekilde teslim olması, kendisinin İstanbul’un zafer ve esenlik günlerine yaraşır bir biçimde onurlandırılmasını sağladı. Bundan böyle varlığını yüzyıllarca sürdüren Roma İmparatorluğu artık toprağa gömülüyordu.
Olayları özenle incelerken mutlak bir kesinlik peşinde olduğumu söylemem gereksiz olacaktır, zira bir tarihçi hak ettiği değeri ancak böyle kazanır. Bu kitap, tarihi olaylara yön veren ezeli ve ebedi, yüce Tanrı’ya duyulan derin hislerle kaleme alınmıştır. Kitabımın önceki çalışmalar kadar itibarı olacağına inanmaktan mutluluk duyuyorum, saygın bir yer edinmesi özenli çalışmalarımın en büyük mükafatı olacaktır.
Bu çalışma Paleologos hanedanının tahta geçişinden Yunanistan’ın Osmanlılarca işgal edilmesine kadar Bizans İmparatorluğu’nu sarsan olayların bir özetinden oluşmaktadır. Türklerin hızlı ilerleyişinin arasında, her eyalet sırasıyla işgal edilirken, her şehir birbiri ardına fatihlere kapılarını açarken, her parçası zayıflayan imparatorluktan teker teker kopan ve git gide daha fazla ayrılığa düşerek yozlaşan Greklerin çöküşünü göstermeye çalıştım. Romalı hükümdar uzun bir süre başkentin surları ardında adeta eli kolu bağlı bir halde kalmış olsa da, imparatorluğun kalbi halen çarpıyordu; ancak şehrin işgali, öldürücü son darbe oldu. Sezarların sonuncusu Konstantinos Dragosis’in tahttan çekildiğinde soylu bir şekilde teslim olması, kendisinin İstanbul’un zafer ve esenlik günlerine yaraşır bir biçimde onurlandırılmasını sağladı. Bundan böyle varlığını yüzyıllarca sürdüren Roma İmparatorluğu artık toprağa gömülüyordu.
Olayları özenle incelerken mutlak bir kesinlik peşinde olduğumu söylemem gereksiz olacaktır, zira bir tarihçi hak ettiği değeri ancak böyle kazanır. Bu kitap, tarihi olaylara yön veren ezeli ve ebedi, yüce Tanrı’ya duyulan derin hislerle kaleme alınmıştır. Kitabımın önceki çalışmalar kadar itibarı olacağına inanmaktan mutluluk duyuyorum, saygın bir yer edinmesi özenli çalışmalarımın en büyük mükafatı olacaktır.