“Kirpi demişti değil mi Yiğit? Bu saatten sonra dikenlerini esirgemeyecekti. Bir böğürtlen gibi olacak, onun tatlı yanını görmek isteyenler önce dikenlerine katlanacaktı. Parmakları kanayacaktı, canları yanacaktı. Kolay olmak, kolay ölmekti. Kolayca ölmeyecekti! Kendine söz verdi bu kez.”
Yalnızca nefes aldığımız kadar mı hayattayız? Hayatımızı oluşturan bir parça da hiç var olmadığımız zaman dilimi değil midir? Ailemize, atalarımıza görünmez iplerle bağlıyız aslında hepimiz. Ve bu iplerle ilmek ilmek örülüyor kaderimiz...
“Kirpi demişti değil mi Yiğit? Bu saatten sonra dikenlerini esirgemeyecekti. Bir böğürtlen gibi olacak, onun tatlı yanını görmek isteyenler önce dikenlerine katlanacaktı. Parmakları kanayacaktı, canları yanacaktı. Kolay olmak, kolay ölmekti. Kolayca ölmeyecekti! Kendine söz verdi bu kez.”
Yalnızca nefes aldığımız kadar mı hayattayız? Hayatımızı oluşturan bir parça da hiç var olmadığımız zaman dilimi değil midir? Ailemize, atalarımıza görünmez iplerle bağlıyız aslında hepimiz. Ve bu iplerle ilmek ilmek örülüyor kaderimiz...