Remzi Şimşek, kendisiyle yapılan bir söyleşide, neden öykü yazdığı sorusuna kısa ve net bir cevap veriyor: “Küçük bir çocukken sürekli oyunlar kurardım, şimdiyse öyküler yazıyorum.” Onun öykülerindeki şenlikli eda, tam da bu ifadenin gölgesinde düşünülmeli. Öykülerinde, rol yapmanın, komplo kurmanın, yalan söylemenin doğası üzerine düşünen yazar, kurmaca ve insan belleği üzerine, küçük “muamma”ları andıran şaşırtıcı manzaralar ortaya koyuyor. Üstelik tüm bunları Tarantinovari diyaloglarla örülü ve neredeyse tuhaflık derecesinde güçlü bir atmosferin içinde kalmayı başararak inşa ediyor. Borges mi Ben mi?, aynı zamanda hem bir çocuk oyununun saflık ve sahiciliğini hem de kadim bilmecelerin cazibesini taşıyor.
Remzi Şimşek, kendisiyle yapılan bir söyleşide, neden öykü yazdığı sorusuna kısa ve net bir cevap veriyor: “Küçük bir çocukken sürekli oyunlar kurardım, şimdiyse öyküler yazıyorum.” Onun öykülerindeki şenlikli eda, tam da bu ifadenin gölgesinde düşünülmeli. Öykülerinde, rol yapmanın, komplo kurmanın, yalan söylemenin doğası üzerine düşünen yazar, kurmaca ve insan belleği üzerine, küçük “muamma”ları andıran şaşırtıcı manzaralar ortaya koyuyor. Üstelik tüm bunları Tarantinovari diyaloglarla örülü ve neredeyse tuhaflık derecesinde güçlü bir atmosferin içinde kalmayı başararak inşa ediyor. Borges mi Ben mi?, aynı zamanda hem bir çocuk oyununun saflık ve sahiciliğini hem de kadim bilmecelerin cazibesini taşıyor.