“Ünlü İtalyan yazarı Pavese, “acının düzenli vuruşları başladı,” der. Şiirin teşekkül süreci için belki de söylenebilecek en kuşatıcı cümle… Çünkü şiir, acıyı ve hazzı aşıp dili sonsuzluğun uçsuz bucaksızlığına yükseltir. Bu yükseliş aynı zamanda, dâhilî olanla, haricî gerçekliğin sözün lirik yüceliğinde örtüşmesidir. Bir başka deyişle, duyusal gerçekliğin ötesindeki hayatın şiirle kucaklaşmasıdır. Bu ise, şiirin sezgisel ve oluşturulması bağlamında köklerinin daha derinlerde olması demektir. Şiir yazmak bir bakıma, sadece nesnelliğin sathî yanını değil, nesne-metafizik yırtığını diken bir düzeyde dünyayla karşı karşıya kalıştır. Bir başka deyişle, şiirsel teşekkül, bilinci yoğunlaşmış insanda nesnel dünya ile fizikötesi dünyanın karşılaşmasıdır. Şiirin teşekkül süreci bir bakıma, yeni anlamlara açılan bir “vecd” halidir. Daha açık bir ifadeyle, şairin kreasyon eylemi hem kendi dünyasıyla hem de metafizik dünyayla buluşmasıdır.”
“Ünlü İtalyan yazarı Pavese, “acının düzenli vuruşları başladı,” der. Şiirin teşekkül süreci için belki de söylenebilecek en kuşatıcı cümle… Çünkü şiir, acıyı ve hazzı aşıp dili sonsuzluğun uçsuz bucaksızlığına yükseltir. Bu yükseliş aynı zamanda, dâhilî olanla, haricî gerçekliğin sözün lirik yüceliğinde örtüşmesidir. Bir başka deyişle, duyusal gerçekliğin ötesindeki hayatın şiirle kucaklaşmasıdır. Bu ise, şiirin sezgisel ve oluşturulması bağlamında köklerinin daha derinlerde olması demektir. Şiir yazmak bir bakıma, sadece nesnelliğin sathî yanını değil, nesne-metafizik yırtığını diken bir düzeyde dünyayla karşı karşıya kalıştır. Bir başka deyişle, şiirsel teşekkül, bilinci yoğunlaşmış insanda nesnel dünya ile fizikötesi dünyanın karşılaşmasıdır. Şiirin teşekkül süreci bir bakıma, yeni anlamlara açılan bir “vecd” halidir. Daha açık bir ifadeyle, şairin kreasyon eylemi hem kendi dünyasıyla hem de metafizik dünyayla buluşmasıdır.”