Şiir; dilin doğurduğu bir şeye dâhil olsa bile, evrenin kendi kendini genişleterek var etmesine benzer biçimde, dilin sınırlarını zorlar ve genişletir. Dilin kendini en sahih olarak gerçekleştirebildiği aynı zamanda can bulduğu yer olan şiir, dil için şefkatli bir ana kucağına dönüşür. Ancak şiir, dilin önüne koyduğu ortama yine dil tarafından bağlı kalmaya koşullandırılır. İyi şiir, bu koşullandırmaya, itaat etmeye ayak direr.
Heyecanı, tutkusu, şiirleri, dergiciliği ve gündeme getirdiği poetik meselelerle edebiyatımızda önemli bir yere sahip olan Osman Çakmakçı’nın otuz yılı aşan yazı serüveni Bozkırdan İşaretler’de; şiirin yeri, sahiciliğin sorunları, anlamın güzelliği gibi konular şairin kendine has tavrı ve titizliğiyle ele alınıyor.
Şiir; dilin doğurduğu bir şeye dâhil olsa bile, evrenin kendi kendini genişleterek var etmesine benzer biçimde, dilin sınırlarını zorlar ve genişletir. Dilin kendini en sahih olarak gerçekleştirebildiği aynı zamanda can bulduğu yer olan şiir, dil için şefkatli bir ana kucağına dönüşür. Ancak şiir, dilin önüne koyduğu ortama yine dil tarafından bağlı kalmaya koşullandırılır. İyi şiir, bu koşullandırmaya, itaat etmeye ayak direr.
Heyecanı, tutkusu, şiirleri, dergiciliği ve gündeme getirdiği poetik meselelerle edebiyatımızda önemli bir yere sahip olan Osman Çakmakçı’nın otuz yılı aşan yazı serüveni Bozkırdan İşaretler’de; şiirin yeri, sahiciliğin sorunları, anlamın güzelliği gibi konular şairin kendine has tavrı ve titizliğiyle ele alınıyor.