Bilim tarihimiz konusunda yazılı kaynaklar yok denecek kadar azdır. Bu nedenle, eğitimimizde çoğunluk yabancı kaynakları kullanırız. Geçmişte ne oldu ne bitti, nerede ne hata yaptık, ne eksik kaldı, neyin yanlış olduğunun yeterince farkına varamadık. Hızla dijital bir ortama geçtiğimiz bir dönemde eğer geçmişe ilişkin bilgileri hızla yazılı hale getiremezsek, bu bilgilerin geleceğe aktarılması zor olacaktır. Bu bilinç ile yaklaşık yarım yüzyıl hizmet verdiğim üniversitelerde, yaşım gereği İstanbul, Ankara ve Ege Üniversitelerinin kurucu elemanları ile önce öğrenci-hoca, daha sonra meslektaş-meslektaş olarak yakın ilişkilerim oldu. Onlarla aynı sofrada oturdum ve anlattıklarını dinledim. Diyebilirim ki bu kuşak ile bir sonraki kuşak arasında yaşayan ve bu anıları geleceğe aktarabilecek son kuşak benim olduğum kuşaktır. Bu nedenle elde edebildiğim belgeleri bir araya getirerek, bir önceki kuşaktan dinlediğim anılarla birlikte biyoloji eğitiminin tarihini yazmaya çalıştım. Bu çalışma, Cumhuriyetin 75. Kuruluş yıldönümü münasebetiyle TÜBİTAK’a yazmış olduğum “Biyolojinin Tarihi” çalışmasının çok daha geliştirilmiş şeklidir denebilir.
Bu kitap bir son değil, bir başlangıçtır. Eksik ya da yanlış kısımlarının düzeltilmesi ile daha doğru bilgiye ulaşacağımızı umuyorum.
Bilim tarihimiz konusunda yazılı kaynaklar yok denecek kadar azdır. Bu nedenle, eğitimimizde çoğunluk yabancı kaynakları kullanırız. Geçmişte ne oldu ne bitti, nerede ne hata yaptık, ne eksik kaldı, neyin yanlış olduğunun yeterince farkına varamadık. Hızla dijital bir ortama geçtiğimiz bir dönemde eğer geçmişe ilişkin bilgileri hızla yazılı hale getiremezsek, bu bilgilerin geleceğe aktarılması zor olacaktır. Bu bilinç ile yaklaşık yarım yüzyıl hizmet verdiğim üniversitelerde, yaşım gereği İstanbul, Ankara ve Ege Üniversitelerinin kurucu elemanları ile önce öğrenci-hoca, daha sonra meslektaş-meslektaş olarak yakın ilişkilerim oldu. Onlarla aynı sofrada oturdum ve anlattıklarını dinledim. Diyebilirim ki bu kuşak ile bir sonraki kuşak arasında yaşayan ve bu anıları geleceğe aktarabilecek son kuşak benim olduğum kuşaktır. Bu nedenle elde edebildiğim belgeleri bir araya getirerek, bir önceki kuşaktan dinlediğim anılarla birlikte biyoloji eğitiminin tarihini yazmaya çalıştım. Bu çalışma, Cumhuriyetin 75. Kuruluş yıldönümü münasebetiyle TÜBİTAK’a yazmış olduğum “Biyolojinin Tarihi” çalışmasının çok daha geliştirilmiş şeklidir denebilir.
Bu kitap bir son değil, bir başlangıçtır. Eksik ya da yanlış kısımlarının düzeltilmesi ile daha doğru bilgiye ulaşacağımızı umuyorum.