İkinci Dünya Savaşı öncesi Budapeşte. Hukukçu bir aileden gelen Yargıç Kömives elindeki boşanma dosyalarını incelerken içlerinden biri dikkatini çeker: Okuldan tanıdığı Doktor Greiner ve karısının boşanma davasıdır bu. Kömives, doktorun karısıyla da daha önce birkaç kez karşılaşmıştır. Ne var ki daha boşanma davası görülemeden o akşam evine döndüğünde davetsiz bir misafir onu beklemektedir...
Bir yanda çalışkan, inançlı ve sorumluluk sahibi Kömives’in temsil ettiği değerler... Öte yanda bu görünüşün altındaki, yüzeye çıkmayı bekleyen karanlığı kurcalamaktan geri durmayan, saplantılı ve ihtiraslı kişiliğiyle Greiner... Tutkuyla sevdiği ama ilişkilerindeki yabancılaşmanın önüne bir türlü geçemediği karısı Anna...
Buda’da Bir Boşanma, iki Dünya Savaşı arasındaki dönemde toplumsal ve insani değerlerin sorgulanışının ve giderek çözülüşünün romanı.
“Bu gece çok uzun bir seyahate çıkmıştı. İnsan kibirli olmamalıydı! Çünkü uykuyla bu dünya arasında gidip gelirken kendi kaderine bile sahip olamayabilirdi. Bilmediği bir şey, tanımadığı bir amaç insanın ruhuna yön verebiliyordu. O bu dünyaya, bu önünde duran gördüğü ve bildiği dünyaya inanmak istiyordu. Ama kibirli olmamalıydı, öteki, yani bilmediği dünya da orada duruyordu işte!”
İkinci Dünya Savaşı öncesi Budapeşte. Hukukçu bir aileden gelen Yargıç Kömives elindeki boşanma dosyalarını incelerken içlerinden biri dikkatini çeker: Okuldan tanıdığı Doktor Greiner ve karısının boşanma davasıdır bu. Kömives, doktorun karısıyla da daha önce birkaç kez karşılaşmıştır. Ne var ki daha boşanma davası görülemeden o akşam evine döndüğünde davetsiz bir misafir onu beklemektedir...
Bir yanda çalışkan, inançlı ve sorumluluk sahibi Kömives’in temsil ettiği değerler... Öte yanda bu görünüşün altındaki, yüzeye çıkmayı bekleyen karanlığı kurcalamaktan geri durmayan, saplantılı ve ihtiraslı kişiliğiyle Greiner... Tutkuyla sevdiği ama ilişkilerindeki yabancılaşmanın önüne bir türlü geçemediği karısı Anna...
Buda’da Bir Boşanma, iki Dünya Savaşı arasındaki dönemde toplumsal ve insani değerlerin sorgulanışının ve giderek çözülüşünün romanı.
“Bu gece çok uzun bir seyahate çıkmıştı. İnsan kibirli olmamalıydı! Çünkü uykuyla bu dünya arasında gidip gelirken kendi kaderine bile sahip olamayabilirdi. Bilmediği bir şey, tanımadığı bir amaç insanın ruhuna yön verebiliyordu. O bu dünyaya, bu önünde duran gördüğü ve bildiği dünyaya inanmak istiyordu. Ama kibirli olmamalıydı, öteki, yani bilmediği dünya da orada duruyordu işte!”