Ukrayna’nın Harkiv kentinden İstanbul’a gitmek üzere havalanan bir uçak Rusya’nın Soçi kentine kaçırılmak istenir. Ancak hava korsanının hesaba katmadığı bir şey vardır: Pilotun deneyimi ve cesareti…
Şebnem Karagülle, heyecan, endişe ve tehlike dolu bu kaçırılma olayını beklenmedik geri dönüşlerle edebi bir yolculuğa çeviriyor. Bakışlarımızı bir pilota, bir onun ailesine, bir uçuş ekibine, bir yolculara hatta bazen leylek sürülerine ve karnabahar şeklindeki bulutlara yönelterek çok boyutlu bir roman yaratıyor. Gökyüzünde Saint Exupery’nin Küçük Prens’iyle, Andersen’in Deniz Kızı’yla, Richard Bach’ın Martı’sıyla karşılaştıktan sonra kendinizi birden Prado Müzesi’ndeki bir tablonun önünde buluyorsunuz.
Sayfaların arasında, rüyaya yatan Aborjinlerle ve kara kutunun mucidi David Warren ile burun buruna gelip uçakta güreşçilerle yan yana yolculuk yapınca da, her şeyi kanıksamaya başlıyorsunuz. Ama yine de sıkı durun; romanın finalinde sizi bir sürpriz bekliyor.
Yalnızca bir kitap değil elinizde tuttuğunuz; sanki içinde gökkuşağı gizlenen bir kara kutu…
Ukrayna’nın Harkiv kentinden İstanbul’a gitmek üzere havalanan bir uçak Rusya’nın Soçi kentine kaçırılmak istenir. Ancak hava korsanının hesaba katmadığı bir şey vardır: Pilotun deneyimi ve cesareti…
Şebnem Karagülle, heyecan, endişe ve tehlike dolu bu kaçırılma olayını beklenmedik geri dönüşlerle edebi bir yolculuğa çeviriyor. Bakışlarımızı bir pilota, bir onun ailesine, bir uçuş ekibine, bir yolculara hatta bazen leylek sürülerine ve karnabahar şeklindeki bulutlara yönelterek çok boyutlu bir roman yaratıyor. Gökyüzünde Saint Exupery’nin Küçük Prens’iyle, Andersen’in Deniz Kızı’yla, Richard Bach’ın Martı’sıyla karşılaştıktan sonra kendinizi birden Prado Müzesi’ndeki bir tablonun önünde buluyorsunuz.
Sayfaların arasında, rüyaya yatan Aborjinlerle ve kara kutunun mucidi David Warren ile burun buruna gelip uçakta güreşçilerle yan yana yolculuk yapınca da, her şeyi kanıksamaya başlıyorsunuz. Ama yine de sıkı durun; romanın finalinde sizi bir sürpriz bekliyor.
Yalnızca bir kitap değil elinizde tuttuğunuz; sanki içinde gökkuşağı gizlenen bir kara kutu…