Estetiğin manayla birleşmesinin karşı konulmaz bir çekiciliği vardır. Mizah ruhu inceltir. Gerçeğin ve ciddiyetin anlamlı sıkıcılığına karşı alay ve hayal ne kadar da harikadır. Baş eğik, gözler kaldırımda yürüyerek değil, dans ederek ilerlenebilir hayatta. Bu bağlamda ne akla tapınmayı ne iflah olmaz romantikliği övmek gelir içten. İyi ve kötüden ziyade güzeli arar bazı ruhlar.
Sanat insanlık hâlinin en üst noktası olabilir. Güzellik ve ahenk, yaşamın raksında olduğunu anlatır bizlere ve gerekliliklerin veremediklerini sunar. Yalnızlığın harikalığı ve toplumun, tekdüzeleştirici etkisinin yanında, insanı eşsiz bir şekilde besleyip kendini bulmasına yatak olması…
Serbest-deneme tadında olan yazılar, insanı, Tanrı’yı, varoluşu ve sancılarını, hayal gücünü, eğlenceyi, bilimi, toplumu, sanatı yani kısaca hayatı resmeder.
“Kabuğundan kaçmış, artık sümüklü böcek olmaya karar vermiş bir salyangoz. Meraklı rakunların kulaklarını dayadığı eski kabuğu, aynı zamanda kanı kaynayan ateş karıncalarına pist oluyor. Kenarları küçük küçük kırılmış. Zamanın kokusunu içine çekmiş, bırakmamış ve kendisine sindirmiş gibi. Travertenler ya da kenarı pas tutmuş bir musluk gibi. Dans izler gibi izlemek hayatı.”
Estetiğin manayla birleşmesinin karşı konulmaz bir çekiciliği vardır. Mizah ruhu inceltir. Gerçeğin ve ciddiyetin anlamlı sıkıcılığına karşı alay ve hayal ne kadar da harikadır. Baş eğik, gözler kaldırımda yürüyerek değil, dans ederek ilerlenebilir hayatta. Bu bağlamda ne akla tapınmayı ne iflah olmaz romantikliği övmek gelir içten. İyi ve kötüden ziyade güzeli arar bazı ruhlar.
Sanat insanlık hâlinin en üst noktası olabilir. Güzellik ve ahenk, yaşamın raksında olduğunu anlatır bizlere ve gerekliliklerin veremediklerini sunar. Yalnızlığın harikalığı ve toplumun, tekdüzeleştirici etkisinin yanında, insanı eşsiz bir şekilde besleyip kendini bulmasına yatak olması…
Serbest-deneme tadında olan yazılar, insanı, Tanrı’yı, varoluşu ve sancılarını, hayal gücünü, eğlenceyi, bilimi, toplumu, sanatı yani kısaca hayatı resmeder.
“Kabuğundan kaçmış, artık sümüklü böcek olmaya karar vermiş bir salyangoz. Meraklı rakunların kulaklarını dayadığı eski kabuğu, aynı zamanda kanı kaynayan ateş karıncalarına pist oluyor. Kenarları küçük küçük kırılmış. Zamanın kokusunu içine çekmiş, bırakmamış ve kendisine sindirmiş gibi. Travertenler ya da kenarı pas tutmuş bir musluk gibi. Dans izler gibi izlemek hayatı.”