Onun izinden gitmemi aslında şu yazdıkları çoköncedentetik-lemişti: “Beni tanıyan herkesin size söyleyeceği gibi, makbul biri değilim. Kötü adamı sevdim hep, kanunsuzu, hergeleyi. İyiişleri olan sinekkaydı traşlı, kravatlı tiplerden hoş- lanmam. Ümitsiz adamları severim, dişleri kırık, usları kırık, yolları kırık adamları. İlgimiçekerler. Küçüksürpriz ve patlamalarla doludurlar. Adi kadınlardan da hoşlanırım; çoraplarısarkmış, makyajları akmış, sarhoş ve küfürbaz kadınlardan. Azizlerden çok sapkınlar ilgilendiriyor beni. Serserilerin ya- nında rahatımdır, çünkü ben de serseriyim. Kanun sevmem, ahlak sevmem, din sevmem, kural sevmem. Toplumun beni şe- killendirmesinden hoşlanmam...” Artık biliyordum; çünkü ben Charles Bukowski’ydim! Bukowski, John Fante’ninBandini’si ile özdeşleşebiliyorsa, ben neden Henry Chinaski’nin kendisi olmayayım ki? Ben ölüyordum ve yeniden doğmakiçindüşüyordum kadınların rahmine, şehrin kanalizasyonlarına.
Onun izinden gitmemi aslında şu yazdıkları çoköncedentetik-lemişti: “Beni tanıyan herkesin size söyleyeceği gibi, makbul biri değilim. Kötü adamı sevdim hep, kanunsuzu, hergeleyi. İyiişleri olan sinekkaydı traşlı, kravatlı tiplerden hoş- lanmam. Ümitsiz adamları severim, dişleri kırık, usları kırık, yolları kırık adamları. İlgimiçekerler. Küçüksürpriz ve patlamalarla doludurlar. Adi kadınlardan da hoşlanırım; çoraplarısarkmış, makyajları akmış, sarhoş ve küfürbaz kadınlardan. Azizlerden çok sapkınlar ilgilendiriyor beni. Serserilerin ya- nında rahatımdır, çünkü ben de serseriyim. Kanun sevmem, ahlak sevmem, din sevmem, kural sevmem. Toplumun beni şe- killendirmesinden hoşlanmam...” Artık biliyordum; çünkü ben Charles Bukowski’ydim! Bukowski, John Fante’ninBandini’si ile özdeşleşebiliyorsa, ben neden Henry Chinaski’nin kendisi olmayayım ki? Ben ölüyordum ve yeniden doğmakiçindüşüyordum kadınların rahmine, şehrin kanalizasyonlarına.