“Bir Türk’ün gönlünde nehir varsa Tuna’dır, dağ varsa Balkan’dır.”
Yahya Kemal Beyatlı
Balkanlar, tarih boyunca Osmanlı İmparatorluğu’nun ve Türk dünyasının önemli bir parçası olmuştur. Ancak Osmanlı’nın bu bölgeden çekilmesi, burada yüzyıllardır yaşayan Türkler için zorlu bir dönemin başlangıcını işaret etmiştir. Göçler, asimilasyon ve baskılarla karşı karşıya kalan Balkan Türkleri, milli kimliklerini korumanın yollarını aramışlardır.
Bulgaristan’daki Türkler, özellikle milli kimliklerini muhafaza etme konusunda büyük zorluklarla karşılaşmışlardır. Bulgaristan devleti, tarih boyunca Türk nüfusa çeşitli baskılar uygulamış ve onları dillerini, isimlerini ve dinlerini değiştirmeye zorlamıştır. Ancak Türk olmanın adeta yasaklandığı dönemlerde bile, Bulgaristan Türklerinin milli birliğini korumada önemli bir rol oynayan unsur, halk inanışları olmuştur.
Bu kitap, Bulgaristan Türklerinin halk inanışları bağlamında incelenerek elde edilen verileri, Türk dünyasıyla karşılaştırmalı bir şekilde ele almaktadır. Yıllar boyunca yaşanan asimilasyon ve göç politikalarına rağmen, çalışma, Bulgaristan Türklerinin kültürleri aracılığıyla milli kimliklerini koruduklarını ve birlik içinde olduklarını göstermektedir.
Bulgaristan Türklerinin Halk İnanışları, Balkan Türklerinin tarih boyunca yaşadığı zorluklara ve halk inanışlarının milli kimlik mücadelesindeki önemine odaklanarak, bu önemli konuya yeni bir perspektif sunmaktadır.
Genç Tıbbiyelilerin ruhuna işleyen bu söylev, hızla yazıya dökülür ve Matbaa-ı Mekteb-i Fünûn-ı Tıbbiyye-i Şâhâne tarafından neşredilerek hem öğrencilere hem de halka arz edilir.
Hem bilimsel olarak tıp alanında önemli katkıları olan hem de modern Türk siyasi hayatında, Millî Mücadele yıllarında faal olarak kamusal bir figür kisvesiyle hareket eden Mehmet Esat Paşa’nın bu nutku 115 yıl boyunca ne yazık ki bir daha okuyucusuna kavuşamaz. Mavi Gök Yayınları olarak, arşivlerde rastgeldiğimiz, bir devre ışık tutması açısından tıp tarihimiz için kıymet taşıdığı kadar siyasi tarihimiz için de önemli bu eseri 115 yıl sonra tıpkı basımını, latin harfleri ile özgün halini ve günümüz Türkçesine aktarılmış edisyonunu bir nüshada birleştirerek 14 Mart Tıp Bayramı’nda değerli okuyucumuza arz ediyoruz.
“Bir Türk’ün gönlünde nehir varsa Tuna’dır, dağ varsa Balkan’dır.”
Yahya Kemal Beyatlı
Balkanlar, tarih boyunca Osmanlı İmparatorluğu’nun ve Türk dünyasının önemli bir parçası olmuştur. Ancak Osmanlı’nın bu bölgeden çekilmesi, burada yüzyıllardır yaşayan Türkler için zorlu bir dönemin başlangıcını işaret etmiştir. Göçler, asimilasyon ve baskılarla karşı karşıya kalan Balkan Türkleri, milli kimliklerini korumanın yollarını aramışlardır.
Bulgaristan’daki Türkler, özellikle milli kimliklerini muhafaza etme konusunda büyük zorluklarla karşılaşmışlardır. Bulgaristan devleti, tarih boyunca Türk nüfusa çeşitli baskılar uygulamış ve onları dillerini, isimlerini ve dinlerini değiştirmeye zorlamıştır. Ancak Türk olmanın adeta yasaklandığı dönemlerde bile, Bulgaristan Türklerinin milli birliğini korumada önemli bir rol oynayan unsur, halk inanışları olmuştur.
Bu kitap, Bulgaristan Türklerinin halk inanışları bağlamında incelenerek elde edilen verileri, Türk dünyasıyla karşılaştırmalı bir şekilde ele almaktadır. Yıllar boyunca yaşanan asimilasyon ve göç politikalarına rağmen, çalışma, Bulgaristan Türklerinin kültürleri aracılığıyla milli kimliklerini koruduklarını ve birlik içinde olduklarını göstermektedir.
Bulgaristan Türklerinin Halk İnanışları, Balkan Türklerinin tarih boyunca yaşadığı zorluklara ve halk inanışlarının milli kimlik mücadelesindeki önemine odaklanarak, bu önemli konuya yeni bir perspektif sunmaktadır.
Genç Tıbbiyelilerin ruhuna işleyen bu söylev, hızla yazıya dökülür ve Matbaa-ı Mekteb-i Fünûn-ı Tıbbiyye-i Şâhâne tarafından neşredilerek hem öğrencilere hem de halka arz edilir.
Hem bilimsel olarak tıp alanında önemli katkıları olan hem de modern Türk siyasi hayatında, Millî Mücadele yıllarında faal olarak kamusal bir figür kisvesiyle hareket eden Mehmet Esat Paşa’nın bu nutku 115 yıl boyunca ne yazık ki bir daha okuyucusuna kavuşamaz. Mavi Gök Yayınları olarak, arşivlerde rastgeldiğimiz, bir devre ışık tutması açısından tıp tarihimiz için kıymet taşıdığı kadar siyasi tarihimiz için de önemli bu eseri 115 yıl sonra tıpkı basımını, latin harfleri ile özgün halini ve günümüz Türkçesine aktarılmış edisyonunu bir nüshada birleştirerek 14 Mart Tıp Bayramı’nda değerli okuyucumuza arz ediyoruz.