“Doksanıncı yaş günümde karım bana acı bir sürpriz yaptı; öldü!”
Yaşına göre dinç, kendini sevdirmeye çalışmayan, kitap tutkunu gizemli bir anlatıcının bu cümlesiyle başlıyor roman. Yabancı kentler, sıra dışı sohbetler ve çarpıcı tasvirlerle çağdaş bir yazım. Serüvenli ve sürprizli bir hikâye, ucu açık, sarsıcı bir son. Tekrar okumak isteyeceğiniz yeni bir Selçuk Altun kitabı.
Sol Omzuna Güneş’i Asmadan Gelme’nin devamı…
“Yeryüzü insanın kâğıdı, hayatsa kalemidir. Yazabildiğimiz kadar yaşar, kâğıdımız tükendiğinde bitmez, acı içinde şekil değiştiririz. Bir harf oluruz gotik. Ve Buraları Rüzgâr Buraları Yağmur’da da olduğu gibi bir mektuba eklenir, kendi yazarımızı aramak için postaya veriliriz. Ölmeden önce de yazarını bulabilir insan; bunun koşulu iyi bir okur olup kuvvetli bir yazara gönderilmektir. Selçuk Altun bu göreve yıllardır talip. Hem mektup olmaya hem de gelen mektupları okumaya.”
- Küçük İskender
“Doksanıncı yaş günümde karım bana acı bir sürpriz yaptı; öldü!”
Yaşına göre dinç, kendini sevdirmeye çalışmayan, kitap tutkunu gizemli bir anlatıcının bu cümlesiyle başlıyor roman. Yabancı kentler, sıra dışı sohbetler ve çarpıcı tasvirlerle çağdaş bir yazım. Serüvenli ve sürprizli bir hikâye, ucu açık, sarsıcı bir son. Tekrar okumak isteyeceğiniz yeni bir Selçuk Altun kitabı.
Sol Omzuna Güneş’i Asmadan Gelme’nin devamı…
“Yeryüzü insanın kâğıdı, hayatsa kalemidir. Yazabildiğimiz kadar yaşar, kâğıdımız tükendiğinde bitmez, acı içinde şekil değiştiririz. Bir harf oluruz gotik. Ve Buraları Rüzgâr Buraları Yağmur’da da olduğu gibi bir mektuba eklenir, kendi yazarımızı aramak için postaya veriliriz. Ölmeden önce de yazarını bulabilir insan; bunun koşulu iyi bir okur olup kuvvetli bir yazara gönderilmektir. Selçuk Altun bu göreve yıllardır talip. Hem mektup olmaya hem de gelen mektupları okumaya.”
- Küçük İskender