Kasım 1973’te askeri diktatörlüğün işbaşında olduğu Yunanistan’da öğrenci gençliğin cuntanın eğitim politikalarına ve baskılara tepkileri, “Ekmek, eğitim, özgürlük” talebiyle geniş bir kitle hareketine dönüştü. Sokakları tutuşturan kıvılcım, Atina’da Politeknik Üniversitesi’nde çaktı.
“Burası Politeknik… Burası Politeknik! … Bütün halkımızı, işçi ve emekçileri sokaklara cuntaya karşı özgürlük mücadelesine katılmaya çağırıyoruz! Cuntaya karşı mücadele edelim... Faşizme karşı mücadele edelim... Yaşasın özgür Politeknik, yaşasın özgür Yunan halkı! ... Mücadele eden gençlikle dayanışmak için semtleri boşaltıp Atina merkezine gelin! Bugün cunta gidecek!... Bugün faşist yönetim yıkılacak!”
Üç gün süren işgal, tanklar eşliğinde okula giren asker ve polislerin katliama dönüşen operasyonuyla bitmişti. Ancak yüzlerce ölü ve binlerce yaralıya rağmen, özgürlük ve demokrasi talebi etrafında patlayan halk hareketinin ortaya çıkardığı potansiyel, askeri faşist diktatörlüğün yıkılış sürecini başlatan işaret fişeği oldu.
“Ekmek, eğitim, özgürlük!” talep eden öğrenciler, karanlığı yırtmak için göğüslerini siper etmiş, tanka, topa, tüfeğe, askere, polise, zulme karşı emekçi halkla kenetlenmişti. Dünyalara sığamıyorlardı. “Bu gece faşizm ölecek, yaşasın hürriyet!”
Gazeteci, yazar, çevirmen Rıza Özlütaş, Yunan gençliğinin Albaylar Cuntasına karşı efsanevi Politeknik Direnişi’ni o günlerin tarihsel gelişmeleriyle, tanıklıklarla birlikte okura anlatıyor.
“Politeknik Direnişi, Yunanistan’ın yakın tarihinde ulusal kurtuluş savaşından sonraki en önemli direniştir. Yaşayan bir efsanenin adıdır” diyor direnişin başından sonuna kadar içinde yer alan Siflis Kafkalas. “Politeknik çok büyük bir miras bıraktı… Emperyalizme ve faşizme karşı verilmiş bir mücadele ve direniştir. Egemenlere karşı bir başkaldırıdır. Politeknik’te atılan ‘Ekmek, eğitim, özgürlük’ sloganı hâlâ güncelliğini koruyor ve ezilenlerin sınıfsal taleplerini dile getiriyorsa, o zaman yeni Politeknik’lere ihtiyacımız var demektir. Özgürlük ve sınıfsal kurtuluş mücadeleleri var oldukça dünyanın her yerinde yeni Politeknik’ler de olacaktır. Burjuva tarihçiler ve politikacılar varsın Politeknik döneminin bittiğini ve kapandığını savunup dursunlar! Diyalektik materyalizmi savunanlar için Politeknik ‘tarih’ değil, tekerrürü kaçınılmaz olan bir sınıf tavrıdır.”
Kasım 1973’te askeri diktatörlüğün işbaşında olduğu Yunanistan’da öğrenci gençliğin cuntanın eğitim politikalarına ve baskılara tepkileri, “Ekmek, eğitim, özgürlük” talebiyle geniş bir kitle hareketine dönüştü. Sokakları tutuşturan kıvılcım, Atina’da Politeknik Üniversitesi’nde çaktı.
“Burası Politeknik… Burası Politeknik! … Bütün halkımızı, işçi ve emekçileri sokaklara cuntaya karşı özgürlük mücadelesine katılmaya çağırıyoruz! Cuntaya karşı mücadele edelim... Faşizme karşı mücadele edelim... Yaşasın özgür Politeknik, yaşasın özgür Yunan halkı! ... Mücadele eden gençlikle dayanışmak için semtleri boşaltıp Atina merkezine gelin! Bugün cunta gidecek!... Bugün faşist yönetim yıkılacak!”
Üç gün süren işgal, tanklar eşliğinde okula giren asker ve polislerin katliama dönüşen operasyonuyla bitmişti. Ancak yüzlerce ölü ve binlerce yaralıya rağmen, özgürlük ve demokrasi talebi etrafında patlayan halk hareketinin ortaya çıkardığı potansiyel, askeri faşist diktatörlüğün yıkılış sürecini başlatan işaret fişeği oldu.
“Ekmek, eğitim, özgürlük!” talep eden öğrenciler, karanlığı yırtmak için göğüslerini siper etmiş, tanka, topa, tüfeğe, askere, polise, zulme karşı emekçi halkla kenetlenmişti. Dünyalara sığamıyorlardı. “Bu gece faşizm ölecek, yaşasın hürriyet!”
Gazeteci, yazar, çevirmen Rıza Özlütaş, Yunan gençliğinin Albaylar Cuntasına karşı efsanevi Politeknik Direnişi’ni o günlerin tarihsel gelişmeleriyle, tanıklıklarla birlikte okura anlatıyor.
“Politeknik Direnişi, Yunanistan’ın yakın tarihinde ulusal kurtuluş savaşından sonraki en önemli direniştir. Yaşayan bir efsanenin adıdır” diyor direnişin başından sonuna kadar içinde yer alan Siflis Kafkalas. “Politeknik çok büyük bir miras bıraktı… Emperyalizme ve faşizme karşı verilmiş bir mücadele ve direniştir. Egemenlere karşı bir başkaldırıdır. Politeknik’te atılan ‘Ekmek, eğitim, özgürlük’ sloganı hâlâ güncelliğini koruyor ve ezilenlerin sınıfsal taleplerini dile getiriyorsa, o zaman yeni Politeknik’lere ihtiyacımız var demektir. Özgürlük ve sınıfsal kurtuluş mücadeleleri var oldukça dünyanın her yerinde yeni Politeknik’ler de olacaktır. Burjuva tarihçiler ve politikacılar varsın Politeknik döneminin bittiğini ve kapandığını savunup dursunlar! Diyalektik materyalizmi savunanlar için Politeknik ‘tarih’ değil, tekerrürü kaçınılmaz olan bir sınıf tavrıdır.”