Ahmed Şamlu (1925-2000) Çağdaş İran şiirinin kurucu adlarından Ahmed Şamlu, Fars dilinin Hâfız’la birlikte en çok okunan şairidir. Yüzyılın başında Nîmâ Yûşiç’in başlattığı geleneksel kalıplar içinde serbestleşme tutumunu, geniş çeperlerde devrimci bir dönüşümle taçlandırmıştır. Büyük Doğu şiirinden beslenen birikimini Mayakovskiy’den Lorca’ya, Eluard’dan Nâzım ve Ritsos’a çağdaş Batı şiirinin başat adlarından esinlerle kaynaştıran Şamlu’nun şiiri, İran halkının otokrat despotların baskısı altında yaşadığı olağanüstü acıların birinci dereceden öznesi ve tanığıdır. Fürûğ Ferruhzad’ın deyişiyle “derinliğinde yaşamı ve güneşi çağıran bir çocuğun gezindiği” bu tanıklık, toplumsal devinimin alçalıp yükselen ritmine göre biçimler almış, umut-umutsuzluk, atılganlık-içe kapanış, bireysel çalkantılar-kitlesel başkaldırı eksenlerinde lirik bir sese bürünerek bütünüyle kendine özgü bir şiir yaratmıştır.
Ahmed Şamlu (1925-2000) Çağdaş İran şiirinin kurucu adlarından Ahmed Şamlu, Fars dilinin Hâfız’la birlikte en çok okunan şairidir. Yüzyılın başında Nîmâ Yûşiç’in başlattığı geleneksel kalıplar içinde serbestleşme tutumunu, geniş çeperlerde devrimci bir dönüşümle taçlandırmıştır. Büyük Doğu şiirinden beslenen birikimini Mayakovskiy’den Lorca’ya, Eluard’dan Nâzım ve Ritsos’a çağdaş Batı şiirinin başat adlarından esinlerle kaynaştıran Şamlu’nun şiiri, İran halkının otokrat despotların baskısı altında yaşadığı olağanüstü acıların birinci dereceden öznesi ve tanığıdır. Fürûğ Ferruhzad’ın deyişiyle “derinliğinde yaşamı ve güneşi çağıran bir çocuğun gezindiği” bu tanıklık, toplumsal devinimin alçalıp yükselen ritmine göre biçimler almış, umut-umutsuzluk, atılganlık-içe kapanış, bireysel çalkantılar-kitlesel başkaldırı eksenlerinde lirik bir sese bürünerek bütünüyle kendine özgü bir şiir yaratmıştır.