“Bereketzâde Kitaplığı”nın ikinci eseri olarak Metâlib-i Âliye’yi neşrediyoruz:
Bu kitap düşünce tarihinin “en büyük sorusu” olan ‘Tanrı var mı?’ sorusunu, Türkçede doğrudan kendisine konu edinen en erken tarihli metinlerden. Eser, tek taraflı bir savunu olmanın ötesinde, karşı argümanları da dikkate alan sağlam bir mantık örgüsüne sahiptir. Metâlib-i Âliye, Tanrı’nın varlığını ispatlayan dört delil ve tamamlayıcı üç başlıktan oluşmaktadır: Modern isimleriyle kozmolojik delil, teleolojik delil ve zihin delili bütün boyutlarıyla ele alınmaktadır. Neredeyse unutulmuş olan bu başyapıtın, bu sahadaki çalışmalara derinlikli bir katkı sunacağını düşünüyoruz.
Bereketzâde Kitaplığı’nın birinci eseri olan İsbât-ı Vâcib ile bu eser, birbirlerini tamamlayıcı muhtevadadır.
“Bereketzâde Kitaplığı”nın ikinci eseri olarak Metâlib-i Âliye’yi neşrediyoruz:
Bu kitap düşünce tarihinin “en büyük sorusu” olan ‘Tanrı var mı?’ sorusunu, Türkçede doğrudan kendisine konu edinen en erken tarihli metinlerden. Eser, tek taraflı bir savunu olmanın ötesinde, karşı argümanları da dikkate alan sağlam bir mantık örgüsüne sahiptir. Metâlib-i Âliye, Tanrı’nın varlığını ispatlayan dört delil ve tamamlayıcı üç başlıktan oluşmaktadır: Modern isimleriyle kozmolojik delil, teleolojik delil ve zihin delili bütün boyutlarıyla ele alınmaktadır. Neredeyse unutulmuş olan bu başyapıtın, bu sahadaki çalışmalara derinlikli bir katkı sunacağını düşünüyoruz.
Bereketzâde Kitaplığı’nın birinci eseri olan İsbât-ı Vâcib ile bu eser, birbirlerini tamamlayıcı muhtevadadır.