Büyülü Gece Toplu Öyküler

Stok Kodu:
9786257472517
Boyut:
13x20
Sayfa Sayısı:
426
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2021-09
Kapak Türü:
Ciltsiz
Kağıt Türü:
2. Hamur
Kategori:
%30 indirimli
430,00TL
301,00TL
Taksitli fiyat: 9 x 36,79TL
Temin süresi 2-5 gündür.
9786257472517
901870
Büyülü Gece
Büyülü Gece Toplu Öyküler
301.00

7 Aralık 1949 Zile doğumlu İlhan Ateş ilk-orta-liseyi Muş'ta, üniversite tahsiliniyse Erzurum Atatürk Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı bölümünde tamamladı. Bursa'da ikamet eden yazar Bitlis, Muş, Hayrabolu ve Bursa'da İngilizce öğretmenliği yaptı.

...Yer Hayrabolu. Öğretmenler Günü için bir balo düzenlenmişti. Gece salona gitmekte biraz gecikince oturacak yer kalmadığını görmüş, eşim hemen eve dönmek istemiş ama organizasyon görevlisi bize güç bela başka bir masada yer açmıştı. Yanına düştüğüm kişiyi şahsen tanıyordum ama hiç konuşmuşluğumuz yoktu, sadece çok içen biri olduğunu duymuştum. Tanışmamızla sanki çoktandır arkadaşmışız gibi sohbete başlamamız bir oldu. Dökülmüş dişleriyle ilginç biriydi. Kadehini her kaldırışında "Haydi hoppaa!" diyor, kadehin dörtte birini yudumladıktan sonra anlatmaya başlıyordu: "Eşim emekli oldu, bu nedenle rahatımız şimdi daha iyi. Beni eğiten odur, ona çok şey borçluyum, fevkalade bir kadındır... Şarkı söyleyen Erdoğan Moralar öğrenciniz, değil mi? Fevkalade söylüyor... Orkestra da fevkalade... Şu köşede oturan komşumuzdur, fevkalade bir insandır... Haydi hoppaa!" Ben gece boyunca dans için iki üç kez yerimden kalktım, o hiç kalkmadı. Yanına her oturuşumda sohbete kaldığımız yerden devam ediyorduk. Yeni tanıştığım arkadaşımın ‘Fevkalade aşağı-Fevkalade yukarı!'lı konuşmaları havada gırla gidiyordu. Kendimi ‘fevkalade bombardımanı' altında kalmış hissettiğim bir anda sordum: "Fevkalade olmayan bir şey var mı bu gece?", “İki şey var" dedi bilmiş bir edayla dudaklarını büzerek. Böyle bir yanıt beklemediğim için şaşırdım biraz. O şaşkınlıkla sordum: "Ne onlar?", "Biri şu adam. Çok yağcı bir tip. Bak bak, yine kalktı. İlkokul öğretmeni ortaokul hocası olursa böyle olur işte! Yağcı insanları hiç sevmiyorum. Haydi hoppaa!" Kadehinden yine aynı ölçüde yudumladı, kavundan bir dilim aldı. Bitirince sordum: "Fevkalade olmayan ikinci şey ne?", "Sayın hocam, bu dans nedir Allah aşkına, bir türlü anlayamıyorum bunu." Bense aynı kanıda değildim. Salonda çok hoş, coşkulu bir hava vardı ve dans eden çiftlerin görüntüsü pek güzeldi. Yanıt vermekte geciktiğimi görünce sordu: "Ne diyorsunuz buna?", "Dans olmazsa balonun bir anlamı kalmaz ki. Yani dans olmasın da foklor mu olsun?" dedim sesimde belirgin bir tepki tınısıyla. "Evet, fevkalade bir görüş! Folklor olmalı, dans olmamalı!" dedi. Ne zaman "fevkalade" sıfatını duysam onu ve o geceyi hatırlarım..

7 Aralık 1949 Zile doğumlu İlhan Ateş ilk-orta-liseyi Muş'ta, üniversite tahsiliniyse Erzurum Atatürk Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı bölümünde tamamladı. Bursa'da ikamet eden yazar Bitlis, Muş, Hayrabolu ve Bursa'da İngilizce öğretmenliği yaptı.

...Yer Hayrabolu. Öğretmenler Günü için bir balo düzenlenmişti. Gece salona gitmekte biraz gecikince oturacak yer kalmadığını görmüş, eşim hemen eve dönmek istemiş ama organizasyon görevlisi bize güç bela başka bir masada yer açmıştı. Yanına düştüğüm kişiyi şahsen tanıyordum ama hiç konuşmuşluğumuz yoktu, sadece çok içen biri olduğunu duymuştum. Tanışmamızla sanki çoktandır arkadaşmışız gibi sohbete başlamamız bir oldu. Dökülmüş dişleriyle ilginç biriydi. Kadehini her kaldırışında "Haydi hoppaa!" diyor, kadehin dörtte birini yudumladıktan sonra anlatmaya başlıyordu: "Eşim emekli oldu, bu nedenle rahatımız şimdi daha iyi. Beni eğiten odur, ona çok şey borçluyum, fevkalade bir kadındır... Şarkı söyleyen Erdoğan Moralar öğrenciniz, değil mi? Fevkalade söylüyor... Orkestra da fevkalade... Şu köşede oturan komşumuzdur, fevkalade bir insandır... Haydi hoppaa!" Ben gece boyunca dans için iki üç kez yerimden kalktım, o hiç kalkmadı. Yanına her oturuşumda sohbete kaldığımız yerden devam ediyorduk. Yeni tanıştığım arkadaşımın ‘Fevkalade aşağı-Fevkalade yukarı!'lı konuşmaları havada gırla gidiyordu. Kendimi ‘fevkalade bombardımanı' altında kalmış hissettiğim bir anda sordum: "Fevkalade olmayan bir şey var mı bu gece?", “İki şey var" dedi bilmiş bir edayla dudaklarını büzerek. Böyle bir yanıt beklemediğim için şaşırdım biraz. O şaşkınlıkla sordum: "Ne onlar?", "Biri şu adam. Çok yağcı bir tip. Bak bak, yine kalktı. İlkokul öğretmeni ortaokul hocası olursa böyle olur işte! Yağcı insanları hiç sevmiyorum. Haydi hoppaa!" Kadehinden yine aynı ölçüde yudumladı, kavundan bir dilim aldı. Bitirince sordum: "Fevkalade olmayan ikinci şey ne?", "Sayın hocam, bu dans nedir Allah aşkına, bir türlü anlayamıyorum bunu." Bense aynı kanıda değildim. Salonda çok hoş, coşkulu bir hava vardı ve dans eden çiftlerin görüntüsü pek güzeldi. Yanıt vermekte geciktiğimi görünce sordu: "Ne diyorsunuz buna?", "Dans olmazsa balonun bir anlamı kalmaz ki. Yani dans olmasın da foklor mu olsun?" dedim sesimde belirgin bir tepki tınısıyla. "Evet, fevkalade bir görüş! Folklor olmalı, dans olmamalı!" dedi. Ne zaman "fevkalade" sıfatını duysam onu ve o geceyi hatırlarım..

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat