Fütüvvet kavramı, Kur’ân-ı Kerîm’de Hz. İbrâhim ve Ashâb-ı Kehf’i niteleyen “yiğit, delikanlı” (Ar. فتى) kelimesinden türetilmiş ve “cömertlik, cesaret, gençlik, yiğitlik, mertlik, fedâ” anlamlarını ihtiva eden bir kavramdır. İslâm dünyasında, hem ferdin iç dünyasını hem de toplumsal ilişkilerini belirleyen Kur’an temelli erdemleri öne çıkaran tasavvufî bir kavram olarak kullanılmaya başlanmıştır. Müslüman toplumlarda fütüvvet kurumu, sosyal bir kavram ve tasavvufî bir anlayış olmasının yanı sıra, Ahîlik teşkilatında görüldüğü gibi resmî bir toplumsal ve ekonomik teşkilatlanma biçimi olarak da öne çıkmıştır. Onun temelinde ise “Din, güzel ahlâktır.” ilkesinin, gençler ve meslek erbabı başta olmak üzere toplumun bütün katmanlarına kök salması gayesi vardır. Bu bakımdan fütüvvet anlayışı, gençlere, topluma ve özellikle de meslek erbabına sünnet temelli, toplum yararını önceleyen ve fedakârlığa dayalı bir ahlâk anlayışını sunar.
Soyu baba tarafından Hz. Ali’ye, anne tarafından Hz. Ebû Bekir’e ulaşan Ca‘fer es-Sâdık (ö. 765) hem Alevî-Bektâşî hem de Ehl-i sünnet tasavvuf geleneğinde otorite kabul edilen bir isimdir. Elinizdeki risâle, fütüvvet geleneğinin “kuşak kuşanmak”, “tıraş olmak”, “tâc ve hırka giymek” gibi sembolik unsurlarını Hz. Âdem, Hz. Nûh ve Hz. Muhammed’den gelerek Hz. Ali’ye aktarılan unsurlar olarak ortaya koymakta ve bunları tevbe, takvâ ve zühd ile özdeşleştirerek Kur’an âyetleri ekseninde yorumlamaktadır. Metinde, sembolik ritüellerin izah edilmesiyle cimrilikten cömertliğe, nefsin arzularından kanaat ve rızaya, şeytânî fiillerden Rahmânî fiillere uzanan yol aktarılır ve fütüvvet ehlinin dilinden düşmemesi gereken zikir ve dualara yer verilir.
Fütüvvet kavramı, Kur’ân-ı Kerîm’de Hz. İbrâhim ve Ashâb-ı Kehf’i niteleyen “yiğit, delikanlı” (Ar. فتى) kelimesinden türetilmiş ve “cömertlik, cesaret, gençlik, yiğitlik, mertlik, fedâ” anlamlarını ihtiva eden bir kavramdır. İslâm dünyasında, hem ferdin iç dünyasını hem de toplumsal ilişkilerini belirleyen Kur’an temelli erdemleri öne çıkaran tasavvufî bir kavram olarak kullanılmaya başlanmıştır. Müslüman toplumlarda fütüvvet kurumu, sosyal bir kavram ve tasavvufî bir anlayış olmasının yanı sıra, Ahîlik teşkilatında görüldüğü gibi resmî bir toplumsal ve ekonomik teşkilatlanma biçimi olarak da öne çıkmıştır. Onun temelinde ise “Din, güzel ahlâktır.” ilkesinin, gençler ve meslek erbabı başta olmak üzere toplumun bütün katmanlarına kök salması gayesi vardır. Bu bakımdan fütüvvet anlayışı, gençlere, topluma ve özellikle de meslek erbabına sünnet temelli, toplum yararını önceleyen ve fedakârlığa dayalı bir ahlâk anlayışını sunar.
Soyu baba tarafından Hz. Ali’ye, anne tarafından Hz. Ebû Bekir’e ulaşan Ca‘fer es-Sâdık (ö. 765) hem Alevî-Bektâşî hem de Ehl-i sünnet tasavvuf geleneğinde otorite kabul edilen bir isimdir. Elinizdeki risâle, fütüvvet geleneğinin “kuşak kuşanmak”, “tıraş olmak”, “tâc ve hırka giymek” gibi sembolik unsurlarını Hz. Âdem, Hz. Nûh ve Hz. Muhammed’den gelerek Hz. Ali’ye aktarılan unsurlar olarak ortaya koymakta ve bunları tevbe, takvâ ve zühd ile özdeşleştirerek Kur’an âyetleri ekseninde yorumlamaktadır. Metinde, sembolik ritüellerin izah edilmesiyle cimrilikten cömertliğe, nefsin arzularından kanaat ve rızaya, şeytânî fiillerden Rahmânî fiillere uzanan yol aktarılır ve fütüvvet ehlinin dilinden düşmemesi gereken zikir ve dualara yer verilir.