Konumunu, yalnızlığını düşünüyordu. Tanıdığı insanların çoğu, papaz olmayı reddetmesinde kör bir inat görecekti yalnızca. Ama insanın heveslerinin hiç önemi yok muydu? Vaizliğin hakikaten “çağrıyla” olması gerekmiyor muydu? Yürürken düşündü, durumunun umutsuzluğu giderek daha fazla görünür oldu. Tüm hayatı bu kadının ellerinde şekillenmişti. Şimdi isyan ederse dünyaya şöyle demiş olmaz mıydı: “Ben artık büyüdüm, beni büyütüp bugünlere getiren bu kadına ihtiyacım yok şimdi. Ona itaatsizlik edebilirim, kimse de bana ceza veremez bu yüzden.”
Küçük Dexter kasabasının hanımları, kiliseden arkadaşları Margaret Brent’i son yolculuğuna uğurlamak için toplanmışlardı. Ancak onları en çok düşündüren, Margaret’ın henüz beş yaşındaki, ayyaş babasından uzun zamandır haber alınamayan oğlu Freddie’ye ne olacağıydı. Zaten beslemeleri gereken çok sayıda çocukları ve taşımaları gereken pek çok başka yükleri vardı. Derken, hiç evlenmemiş ve çocuk yetiştirme konusunda tamamen deneyimsiz olan Bayan Hester Prime, çocuğu alıp günahkâr ebeveynlerinin kaderinden kurtarmanın kendi “görevi” olduğunu söyleyerek hepsini şaşırtır. Küçük Freddie’yi Tanrı’nın bir neferi yapmak için tüm gayretini göstermek niyetindedir.
Paul Laurence Dunbar zamansız ve kültürler üstü bir hikâye kuruyor ve genç bir erkeğin büyüme sürecini, dinî inançla olan serüvenini sade ve akıcı üslubuyla anlatıyor.
Konumunu, yalnızlığını düşünüyordu. Tanıdığı insanların çoğu, papaz olmayı reddetmesinde kör bir inat görecekti yalnızca. Ama insanın heveslerinin hiç önemi yok muydu? Vaizliğin hakikaten “çağrıyla” olması gerekmiyor muydu? Yürürken düşündü, durumunun umutsuzluğu giderek daha fazla görünür oldu. Tüm hayatı bu kadının ellerinde şekillenmişti. Şimdi isyan ederse dünyaya şöyle demiş olmaz mıydı: “Ben artık büyüdüm, beni büyütüp bugünlere getiren bu kadına ihtiyacım yok şimdi. Ona itaatsizlik edebilirim, kimse de bana ceza veremez bu yüzden.”
Küçük Dexter kasabasının hanımları, kiliseden arkadaşları Margaret Brent’i son yolculuğuna uğurlamak için toplanmışlardı. Ancak onları en çok düşündüren, Margaret’ın henüz beş yaşındaki, ayyaş babasından uzun zamandır haber alınamayan oğlu Freddie’ye ne olacağıydı. Zaten beslemeleri gereken çok sayıda çocukları ve taşımaları gereken pek çok başka yükleri vardı. Derken, hiç evlenmemiş ve çocuk yetiştirme konusunda tamamen deneyimsiz olan Bayan Hester Prime, çocuğu alıp günahkâr ebeveynlerinin kaderinden kurtarmanın kendi “görevi” olduğunu söyleyerek hepsini şaşırtır. Küçük Freddie’yi Tanrı’nın bir neferi yapmak için tüm gayretini göstermek niyetindedir.
Paul Laurence Dunbar zamansız ve kültürler üstü bir hikâye kuruyor ve genç bir erkeğin büyüme sürecini, dinî inançla olan serüvenini sade ve akıcı üslubuyla anlatıyor.