Caliban ve Cadı –Kadınlar, Beden, İlksel Birikim–

Stok Kodu:
9786258411638
Boyut:
13.5x21
Sayfa Sayısı:
344
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2023-02
Kapak Türü:
Ciltsiz
Kağıt Türü:
2. Hamur
%20 indirimli
365,00TL
292,00TL
Taksitli fiyat: 9 x 35,69TL
Temin süresi 1-3 gündür.
9786258411638
1284211
Caliban ve Cadı –Kadınlar, Beden, İlksel Birikim–
Caliban ve Cadı –Kadınlar, Beden, İlksel Birikim–
292.00

Tarihe ‘Cadı Avı Çağı’ olarak geçen karanlık dönem, genellikle filmlere ve romanlara konu olmuş, popüler kültürün bir parçası hâline gelmiş Salem cadılık davaları aracılığıyla bilinir. Oysa okyanusun karşı yakasında yürütülen Salem davaları, aynı dönemde Avrupa'da yaşanan kıyıma kıyasla hikâyenin sadece çok küçük bir parçasıdır. Avrupa tarihinin yaklaşık 300 yıllık bir dilimine damgasını vurmuş cadı avı çılgınlığı, doğal, iktisadi ve toplumsal koşullarda meydana gelen ani değişimlerin, kimlik bunalımlarının ve ötekine yönelik müzmin düşmanlığın küçük bir kıvılcımla kitlesel bir histeriye dönüşüp Avrupa’yı en ücra yerlerine kadar küle çevirdiği bir yangının adı hâline gelmiştir.

Silvia Federici, modern klasiklerden biri hâline gelmiş bu abidevi kitabında, okura bambaşka bir tablo sunuyor. Cadı avlarının, akıldışı korkuların yol açtığı dizginsiz bir deliliğin uç noktası olmadığını, o sıralar yeni oluşan kapitalist düzenin acımasız ve katı mantığının tamamen ‘akılcı’ ve hesaplanabilir bir sonucu olduğunu gözler önüne seriyor. Topraksız bırakılan köylülerin isyanlarından kadın bedeninin işgücünü üreten bir kuluçka makinesi olarak görülüp kadının ev işlerine mahkûm edilmesine uzanan süreçte cadı avlarının kadınları değersizleştirmek, şeytanlaştırmak, onların toplumsal güçlerini ellerinden almak için başlatılmış planlı ve meşum bir girişim olduğunu haykırıyor. Cadıların yok olduğu işkence odalarında, kazıklarda, burjuvanın kadınlık ve eve bağlılık ideallerinin nasıl filizlendiğini anlatıyor. Toplumsal çalkantıların, açlığın, kıtlığın ve salgın hastalıkların tam ortasında, toplumlar çökerken kapitalizmin yükselişinin, bedenin bir direniş alanı hâline gelişinin, kadınların anlatılmayan hikâyesinin izini sürüyor.

Tarihe ‘Cadı Avı Çağı’ olarak geçen karanlık dönem, genellikle filmlere ve romanlara konu olmuş, popüler kültürün bir parçası hâline gelmiş Salem cadılık davaları aracılığıyla bilinir. Oysa okyanusun karşı yakasında yürütülen Salem davaları, aynı dönemde Avrupa'da yaşanan kıyıma kıyasla hikâyenin sadece çok küçük bir parçasıdır. Avrupa tarihinin yaklaşık 300 yıllık bir dilimine damgasını vurmuş cadı avı çılgınlığı, doğal, iktisadi ve toplumsal koşullarda meydana gelen ani değişimlerin, kimlik bunalımlarının ve ötekine yönelik müzmin düşmanlığın küçük bir kıvılcımla kitlesel bir histeriye dönüşüp Avrupa’yı en ücra yerlerine kadar küle çevirdiği bir yangının adı hâline gelmiştir.

Silvia Federici, modern klasiklerden biri hâline gelmiş bu abidevi kitabında, okura bambaşka bir tablo sunuyor. Cadı avlarının, akıldışı korkuların yol açtığı dizginsiz bir deliliğin uç noktası olmadığını, o sıralar yeni oluşan kapitalist düzenin acımasız ve katı mantığının tamamen ‘akılcı’ ve hesaplanabilir bir sonucu olduğunu gözler önüne seriyor. Topraksız bırakılan köylülerin isyanlarından kadın bedeninin işgücünü üreten bir kuluçka makinesi olarak görülüp kadının ev işlerine mahkûm edilmesine uzanan süreçte cadı avlarının kadınları değersizleştirmek, şeytanlaştırmak, onların toplumsal güçlerini ellerinden almak için başlatılmış planlı ve meşum bir girişim olduğunu haykırıyor. Cadıların yok olduğu işkence odalarında, kazıklarda, burjuvanın kadınlık ve eve bağlılık ideallerinin nasıl filizlendiğini anlatıyor. Toplumsal çalkantıların, açlığın, kıtlığın ve salgın hastalıkların tam ortasında, toplumlar çökerken kapitalizmin yükselişinin, bedenin bir direniş alanı hâline gelişinin, kadınların anlatılmayan hikâyesinin izini sürüyor.

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat