“Cılız fidanın suya ve ilgiye ihtiyacı olduğu açıktı. Bunu da kendisi isteyemez, ağaç adayı olduğundan hareket edemez, kimseyle konuşamazdı. Ondan alışmıştı hep başkalarından beklemeye. Bir ağacın kendi kendini suladığı nerede görülmüş veya suyu taşıyıp köklerine döktüğü. Beklemesi bu yüzdendi. Bir gün gelecek, birisi onu sulayacak, o da köklerine gönderip beslenecek, daha da kök salacak, tutunacaktı toprağa, hayata. Can suyunun onun ellerinde olduğunu hissediyordu ilk kez. İlk kez umudu vardı. Terk edilmiş, unutulmuş, kıraç topraklara kaderdaş olmuştu yaşamı boyunca. Yağmur duasından medet umar gibi can suyunun köklerine ulaşması yakındı karşısındakinin ona bakışında.”
“Cılız fidanın suya ve ilgiye ihtiyacı olduğu açıktı. Bunu da kendisi isteyemez, ağaç adayı olduğundan hareket edemez, kimseyle konuşamazdı. Ondan alışmıştı hep başkalarından beklemeye. Bir ağacın kendi kendini suladığı nerede görülmüş veya suyu taşıyıp köklerine döktüğü. Beklemesi bu yüzdendi. Bir gün gelecek, birisi onu sulayacak, o da köklerine gönderip beslenecek, daha da kök salacak, tutunacaktı toprağa, hayata. Can suyunun onun ellerinde olduğunu hissediyordu ilk kez. İlk kez umudu vardı. Terk edilmiş, unutulmuş, kıraç topraklara kaderdaş olmuştu yaşamı boyunca. Yağmur duasından medet umar gibi can suyunun köklerine ulaşması yakındı karşısındakinin ona bakışında.”