“Sınırsız, uçsuz bucaksız olmak mümkün mü? Ben Ege ile bunu hissediyorum. İlk defa bu kadar kendimim birinin yanında. En dipte kalmış arzularım, dile getirmekten korktuğum hatıralarım, içimdeki tüm karanlığı onunla paylaşabiliyorum. Bazen yorum yapmadan beni dinliyor. Bazen de öyle şeyler söylüyor ki daha önce hiç bakmadığım açılardan bakıyorum yaralarıma.
An geliyor söylediklerim ona komik geliyor. Gülüyor. Onu güldürebilmek de beni mutlu ediyor. O güldüğünde ben de gülüyorum. Kendimi Dünya'nın yörüngesine kapılan Ay gibi hissediyorum. Gerçekten güldüğünde gülümsemesi gözlerine yansıyor. O gülümsemede kaybolmak istiyorum.
Daha da önemlisi bana bambaşka bir beni öğretiyor. Bu kadar mutlu oldum mu daha önce, hiç sanmıyorum. Aynaya her baktığımda gülümsüyorum. Bedenimde bıraktığı her iz beni mutlu ediyor. Kendimi deli gibi, gerçek gibi, yalan gibi hissediyorum. Kendimi hissediyorum. Yaşadığımı hissediyorum.
“Sınırsız, uçsuz bucaksız olmak mümkün mü? Ben Ege ile bunu hissediyorum. İlk defa bu kadar kendimim birinin yanında. En dipte kalmış arzularım, dile getirmekten korktuğum hatıralarım, içimdeki tüm karanlığı onunla paylaşabiliyorum. Bazen yorum yapmadan beni dinliyor. Bazen de öyle şeyler söylüyor ki daha önce hiç bakmadığım açılardan bakıyorum yaralarıma.
An geliyor söylediklerim ona komik geliyor. Gülüyor. Onu güldürebilmek de beni mutlu ediyor. O güldüğünde ben de gülüyorum. Kendimi Dünya'nın yörüngesine kapılan Ay gibi hissediyorum. Gerçekten güldüğünde gülümsemesi gözlerine yansıyor. O gülümsemede kaybolmak istiyorum.
Daha da önemlisi bana bambaşka bir beni öğretiyor. Bu kadar mutlu oldum mu daha önce, hiç sanmıyorum. Aynaya her baktığımda gülümsüyorum. Bedenimde bıraktığı her iz beni mutlu ediyor. Kendimi deli gibi, gerçek gibi, yalan gibi hissediyorum. Kendimi hissediyorum. Yaşadığımı hissediyorum.