Bu kitap, Carl Schmitt'in demokrasi ve diktatörlük üzerine düşüncelerini politik felsefenin sorgu sahasında ele almayı amaçlayarak Schmitt'i kendi döneminin polemikleri arasında konumlandırmaktadır. Bu amaçla Weimar dönemi hukukçuları üzerinde önemli etkisi olan Carl Friedrich Wilhelm von Gerber ve Paul Laband'ın anayasa düşünceleri ekseninde Alman İmparatorluğu'nun hukuk mirası incelenmiştir. Weimar Cumhuriyeti'nin krizlerle şekillenen politik atmosferi, politik felsefe açısından verimli tartışmaların ortaya çıkmasını sağlamıştır. Bu tartışmaların izi; dönemin hukukçularından Gerhard Anschütz, Richard Thoma, Georg Jellinek, Hans Kelsen ve Hermann Heller'ın demokrasi ve diktatörlük tartışmasına kaynaklık eden düşünceleri üzerinden sürülmüştür. Schmitt, çoğunluğu 1920'li yıllara denk gelen anayasa hukuku çalışmaları ile Weimar dönemi hukuk tartışmaları arasında belirleyici bir yerde durmaktadır. Schmitt ile anayasanın koruyuculuğu ve parlamentarizm hakkında polemiğe giren düşünürler, kitabın ayrı bir bölümünün konusunu oluşturmaktadır. Politik felsefenin güncel bir uğrağı olmayı sürdüren Schmitt'in demokrasi ve diktatörlük üzerine düşünceleri, çağdaş dünyanın karşı karşıya kaldığı demokrasi sorunlarının derinleştirilmesinde verimli bir kaynaktır. Bu kitabın amaçları arasında, kendi tarihsel bağlamı içerisinde Schmitt'in devlet düşüncesinin spesifik bir incelemesini yapmanın yanında, kendisini diktatörlüğün karşısında konumlandıran liberal demokrasi anlayışını tartışmaya açmak da bulunmaktadır.
Bu kitap, Carl Schmitt'in demokrasi ve diktatörlük üzerine düşüncelerini politik felsefenin sorgu sahasında ele almayı amaçlayarak Schmitt'i kendi döneminin polemikleri arasında konumlandırmaktadır. Bu amaçla Weimar dönemi hukukçuları üzerinde önemli etkisi olan Carl Friedrich Wilhelm von Gerber ve Paul Laband'ın anayasa düşünceleri ekseninde Alman İmparatorluğu'nun hukuk mirası incelenmiştir. Weimar Cumhuriyeti'nin krizlerle şekillenen politik atmosferi, politik felsefe açısından verimli tartışmaların ortaya çıkmasını sağlamıştır. Bu tartışmaların izi; dönemin hukukçularından Gerhard Anschütz, Richard Thoma, Georg Jellinek, Hans Kelsen ve Hermann Heller'ın demokrasi ve diktatörlük tartışmasına kaynaklık eden düşünceleri üzerinden sürülmüştür. Schmitt, çoğunluğu 1920'li yıllara denk gelen anayasa hukuku çalışmaları ile Weimar dönemi hukuk tartışmaları arasında belirleyici bir yerde durmaktadır. Schmitt ile anayasanın koruyuculuğu ve parlamentarizm hakkında polemiğe giren düşünürler, kitabın ayrı bir bölümünün konusunu oluşturmaktadır. Politik felsefenin güncel bir uğrağı olmayı sürdüren Schmitt'in demokrasi ve diktatörlük üzerine düşünceleri, çağdaş dünyanın karşı karşıya kaldığı demokrasi sorunlarının derinleştirilmesinde verimli bir kaynaktır. Bu kitabın amaçları arasında, kendi tarihsel bağlamı içerisinde Schmitt'in devlet düşüncesinin spesifik bir incelemesini yapmanın yanında, kendisini diktatörlüğün karşısında konumlandıran liberal demokrasi anlayışını tartışmaya açmak da bulunmaktadır.