Aydaki Adam Tanpınar romanının bir yerinde cep telefonunu Ahmet Hamdi’nin odasında bırakıyor ya Nazlı Eray. Tanpınar onu arasın diye. Siz olsanız hangi yazarın, şairin, sanatçının odasına cep telefonunuzu bırakırdınız?
Ben, Sait Faik’e bırakırdım. Belki arar da “Çınarlarına kargaların üşüştüğü memleket”i Adapazarı’nı, “mısır koçanlarının mor püskülünde akşam”ı konuşurduk.
Sorardım Sait’e, arkadaşın Ahmet Hamdi “Başım sükûtu öğüten / Uçsuz bucaksız değirmen / İçim muradına ermiş / Abasız, postsuz bir derviş” derken ne söylüyor?
Sait de abasız postsuz bir derviştir çünkü. Çok konuşmaz çünkü Sait. Dedikodu sevmez, menfaatini kollamaz, bir statü peşinde koşmaz. Kuşları sever... Denizi, vapurları, balıkları, fakirleri, yalnızları... Kalemi, kâğıdı... İnsanı sever.
Aydaki Adam Tanpınar romanının bir yerinde cep telefonunu Ahmet Hamdi’nin odasında bırakıyor ya Nazlı Eray. Tanpınar onu arasın diye. Siz olsanız hangi yazarın, şairin, sanatçının odasına cep telefonunuzu bırakırdınız?
Ben, Sait Faik’e bırakırdım. Belki arar da “Çınarlarına kargaların üşüştüğü memleket”i Adapazarı’nı, “mısır koçanlarının mor püskülünde akşam”ı konuşurduk.
Sorardım Sait’e, arkadaşın Ahmet Hamdi “Başım sükûtu öğüten / Uçsuz bucaksız değirmen / İçim muradına ermiş / Abasız, postsuz bir derviş” derken ne söylüyor?
Sait de abasız postsuz bir derviştir çünkü. Çok konuşmaz çünkü Sait. Dedikodu sevmez, menfaatini kollamaz, bir statü peşinde koşmaz. Kuşları sever... Denizi, vapurları, balıkları, fakirleri, yalnızları... Kalemi, kâğıdı... İnsanı sever.