Hamd, âlemlerin rabbi Allah’a; salât-u selam, hayatı boyunca özelde müslümanlara, genelde ise bütün insanlığa eşsiz bir liderlik örneği gösteren ve fıtratı kirlenmemiş herkesçe takdir edilen önderimiz Hz. Peygamber’e olsun.
Büyük sözlerin ve önemli aforizmaların etkilerini ve güçlerini yitirdikleri, hatta yok olup gittikleri, buna karşılık nâmütenahi sayıda yerel anlatının ortalıkta kol gezdiği iddiasının popüler görüş haline geldiği bir dünyada yaşıyoruz. Bu büyük laflara ve yerel sözlere ilişkin popüler iddia gerek toplumların projelerinde olsun gerekse insanların gündelik hayatlarında olsun, yankı bulduğu şeklinde özetlenebilir.
Sözün çoğaldığı yerde insanlara kayda değer sözleri ulaştırmak, ince elenen sık dokunan konuşmalar yapmak, önemli uyarı ve nasihatlerde bulunmak daha önem kazanacaktır. Bu çalışmanın ilham kaynağı, doktora derslerinde tanıştığım metinlerdir. Bu süreçte birçok metinle karşılaştığımızı, onları pür dikkat okuduğumuzu söyleyebilirim. Onların bir kısmıyla doktora derslerinde ilk kez mülaki olduğumuzu ve üzerinde tefekkür ettiğimizi ekleyebilirim. Atvâku’z-Zeheb, işte bu dersler sayesinde tanıştığımız, ilgi duyduğumuz ve üzerinde çalışılması gereken metinler arasında ön sıraya koyduğumuz bir metin oldu. Onun üzerinde okuma, anlama ve tahlil etme gibi faaliyetlerin ötesinde çalışmalar yapıldı. Ardından ulaşılabilen yerlerdeki hocalarımızla onun bir tez olup olmayacağı üzerinde fikir alışverişleri yapıldı. İstişarenin sonucu müspet çıkınca bu işe girişmeye karar verildi.
Hamd, âlemlerin rabbi Allah’a; salât-u selam, hayatı boyunca özelde müslümanlara, genelde ise bütün insanlığa eşsiz bir liderlik örneği gösteren ve fıtratı kirlenmemiş herkesçe takdir edilen önderimiz Hz. Peygamber’e olsun.
Büyük sözlerin ve önemli aforizmaların etkilerini ve güçlerini yitirdikleri, hatta yok olup gittikleri, buna karşılık nâmütenahi sayıda yerel anlatının ortalıkta kol gezdiği iddiasının popüler görüş haline geldiği bir dünyada yaşıyoruz. Bu büyük laflara ve yerel sözlere ilişkin popüler iddia gerek toplumların projelerinde olsun gerekse insanların gündelik hayatlarında olsun, yankı bulduğu şeklinde özetlenebilir.
Sözün çoğaldığı yerde insanlara kayda değer sözleri ulaştırmak, ince elenen sık dokunan konuşmalar yapmak, önemli uyarı ve nasihatlerde bulunmak daha önem kazanacaktır. Bu çalışmanın ilham kaynağı, doktora derslerinde tanıştığım metinlerdir. Bu süreçte birçok metinle karşılaştığımızı, onları pür dikkat okuduğumuzu söyleyebilirim. Onların bir kısmıyla doktora derslerinde ilk kez mülaki olduğumuzu ve üzerinde tefekkür ettiğimizi ekleyebilirim. Atvâku’z-Zeheb, işte bu dersler sayesinde tanıştığımız, ilgi duyduğumuz ve üzerinde çalışılması gereken metinler arasında ön sıraya koyduğumuz bir metin oldu. Onun üzerinde okuma, anlama ve tahlil etme gibi faaliyetlerin ötesinde çalışmalar yapıldı. Ardından ulaşılabilen yerlerdeki hocalarımızla onun bir tez olup olmayacağı üzerinde fikir alışverişleri yapıldı. İstişarenin sonucu müspet çıkınca bu işe girişmeye karar verildi.