16,-17. asırda Kütahya'da yetişen Çavdaroğlu Müftî Derviş, Ümmî Sinan'ın halifesi, Niyâzî-i Mısrî'nin arkadaşı ve Gaybî Suriullah'ın babası olmak gibi üç önemli özelliğe sahip bir mutasavvıf şairdir. Bu üç şahsiyetin şiirlerinde ortaya koydukları üslûp ve görüşlerin ortasında yer alan Çavdaroğlu Şeyh Ahmed Efendi, medrese tahsili görmesine rağmen kullandığı dil itibariyle bir halk adamıdır. Şiirlerinde, doğallık ve samimiyetin yanında sadelik de çok belirgindir. Vücut birliğine inanan muta savvıf şairlerin kendilerine özel kavramlar kullandıkları bir ortamda, böylesine "arı duru" bir söyleyiş geliştiren şairin bu özelliğini, her halde içinde yaşayıp büyüdüğü yörük / Türkmen kültürünün canlılığında ve güzelliğinde aramak gerekir. Çavdaroğlu, bu özellikleriyle tasavvuf edebiyatımız bünyesinde incelenmeye değer bir şahsiyet olarak karşımıza çıkmaktadır.
16,-17. asırda Kütahya'da yetişen Çavdaroğlu Müftî Derviş, Ümmî Sinan'ın halifesi, Niyâzî-i Mısrî'nin arkadaşı ve Gaybî Suriullah'ın babası olmak gibi üç önemli özelliğe sahip bir mutasavvıf şairdir. Bu üç şahsiyetin şiirlerinde ortaya koydukları üslûp ve görüşlerin ortasında yer alan Çavdaroğlu Şeyh Ahmed Efendi, medrese tahsili görmesine rağmen kullandığı dil itibariyle bir halk adamıdır. Şiirlerinde, doğallık ve samimiyetin yanında sadelik de çok belirgindir. Vücut birliğine inanan muta savvıf şairlerin kendilerine özel kavramlar kullandıkları bir ortamda, böylesine "arı duru" bir söyleyiş geliştiren şairin bu özelliğini, her halde içinde yaşayıp büyüdüğü yörük / Türkmen kültürünün canlılığında ve güzelliğinde aramak gerekir. Çavdaroğlu, bu özellikleriyle tasavvuf edebiyatımız bünyesinde incelenmeye değer bir şahsiyet olarak karşımıza çıkmaktadır.