“Şair Mustafa Özbey de ötelediğimiz veya kıymetini bilemediğimiz moral değerleri bize hatırlatıyor. Onun şiirlerinde memleket sevgisi, aşk, kadın, dostluk, hasret, yaşama sevinci, zaman, ümit ve hüzün bütünüyle okuru kuşatıyor. İyi bir şair olan Özbey, bu temaların önemine dikkat çekiyor ve insani değerler üzerinde duruyor. Hece ölçüsünü ve serbest tarzı ustalıkla kullanan Mustafa Özbey, doğup büyüdüğü coğrafyanın karakteristik özelliğini de şiirlerine başarıyla yansıtıyor.”
Prof. Dr. Sefa Yüce
“Özbey şiiri acının, yoksulun, çaresizin, göçebenin yanında konum alıyor. İnsanın kapitale bağımlılığı, ikiyüzlü düzen, ötekileştirme, eşitsizlik, narsisizm eleştirildikten sonra etik bağlamda insan yeniden tanımlanıyor: Tutunmayı bilmek, onurlu kalmak, dik durmak ve her şeyden önemlisi vicdan sahibi olmak.
Bu şiirin doğaya, evrene, dünyaya yaklaşımı bir yandan sufiliği bir yandan animizmi anımsatıyor. O var ettiği için ilkin insanın evreni bilmesi, tanıması salık veriliyor. İnsanı doğanın bir parçası olarak gören bu anlayışta bir miktar panteizm kokusu var. Handiyse doğa tanrıyla eş görülüyor. Birlik, bütünlük doğaya içkin olduğu için onun gövdesindeki her canlı birbirine ekleniyor. Ve nihai olarak bu şiir insan değil, var olan yalnızca dünyadır.”
“Şair Mustafa Özbey de ötelediğimiz veya kıymetini bilemediğimiz moral değerleri bize hatırlatıyor. Onun şiirlerinde memleket sevgisi, aşk, kadın, dostluk, hasret, yaşama sevinci, zaman, ümit ve hüzün bütünüyle okuru kuşatıyor. İyi bir şair olan Özbey, bu temaların önemine dikkat çekiyor ve insani değerler üzerinde duruyor. Hece ölçüsünü ve serbest tarzı ustalıkla kullanan Mustafa Özbey, doğup büyüdüğü coğrafyanın karakteristik özelliğini de şiirlerine başarıyla yansıtıyor.”
Prof. Dr. Sefa Yüce
“Özbey şiiri acının, yoksulun, çaresizin, göçebenin yanında konum alıyor. İnsanın kapitale bağımlılığı, ikiyüzlü düzen, ötekileştirme, eşitsizlik, narsisizm eleştirildikten sonra etik bağlamda insan yeniden tanımlanıyor: Tutunmayı bilmek, onurlu kalmak, dik durmak ve her şeyden önemlisi vicdan sahibi olmak.
Bu şiirin doğaya, evrene, dünyaya yaklaşımı bir yandan sufiliği bir yandan animizmi anımsatıyor. O var ettiği için ilkin insanın evreni bilmesi, tanıması salık veriliyor. İnsanı doğanın bir parçası olarak gören bu anlayışta bir miktar panteizm kokusu var. Handiyse doğa tanrıyla eş görülüyor. Birlik, bütünlük doğaya içkin olduğu için onun gövdesindeki her canlı birbirine ekleniyor. Ve nihai olarak bu şiir insan değil, var olan yalnızca dünyadır.”