Cenaze Evindeki Lahmacun Kokusu

Stok Kodu:
9786053230939
Boyut:
13x21
Sayfa Sayısı:
105
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2014-11
Kapak Türü:
Ciltsiz
Kağıt Türü:
2. Hamur
%30 indirimli
100,00TL
70,00TL
Taksitli fiyat: 9 x 8,56TL
Temin süresi 2-5 gündür.
9786053230939
980627
Cenaze Evindeki Lahmacun Kokusu
Cenaze Evindeki Lahmacun Kokusu
70.00

Döndük bütün anlamları ardımızda bırakıp şüphemize sadık kalmak için. Döndük ha? Daha ne istiyoruz giderek?

Cenaze evine ziyarettik, o hiç olmak istemediğimiz yanından tüm bu anlam yarışının ve kavram fenomenliğinin paradigmasından kurtulmak, nihayet herkesten bir anlam koparırcasına ölmek için. Ve nihayet! Nesnel tanımlama bizi bir yerden alıp bir başka yere koyuyordu.

Onun bunun başı sağolsunlarımızın tedariksiz ezberi tıpkı bir düğün merasiminde çekilen halayın gelişine söylenen naif sözler gibi; mutluluklar dilerizdi. Oldu olacak kimse ne kadarını biliyorduyla belli belirsiz ya da itinayla kıpırdayan o dudaklarda kaşla göz arasında öteki hayat ciddiyetiyle işlenen görsel; “...El-Fatiha!”

Secdesiz, kıblesiz, sessiz bir itinayla ellerimizin korosu oluyorduk küçücük, daracık bir odada. Nefesimiz nefesimize karışacaktı sahiliğimizde. Bütün cüceliğimiz farzın eklem yerinde kırılıp gözlerle buluşmalı, kimse kimseden şüphe duymamalıydı. Öte yandan dua çabucak bitmeliydi. Bir an önce çıkılmalıydı bu ayakkabı kalabalığından. Yüze kavuşturan da olacaktı ellerini, her iki yana düşüreni de. Çünkü bir ciddiyetsizlik olacaktı bu lahmacunların arasına konacak salatada nasılsa insanın neticede bir organizma olmasını unutmaktan tecelli.

Onu tüketen diğer organizmalar salatasız çoğalmazdı! Oldu olacak, ya ayran?.. Hayat... devam edecekti bütüüüün izafiyetiyle.

Döndük bütün anlamları ardımızda bırakıp şüphemize sadık kalmak için. Döndük ha? Daha ne istiyoruz giderek?

Cenaze evine ziyarettik, o hiç olmak istemediğimiz yanından tüm bu anlam yarışının ve kavram fenomenliğinin paradigmasından kurtulmak, nihayet herkesten bir anlam koparırcasına ölmek için. Ve nihayet! Nesnel tanımlama bizi bir yerden alıp bir başka yere koyuyordu.

Onun bunun başı sağolsunlarımızın tedariksiz ezberi tıpkı bir düğün merasiminde çekilen halayın gelişine söylenen naif sözler gibi; mutluluklar dilerizdi. Oldu olacak kimse ne kadarını biliyorduyla belli belirsiz ya da itinayla kıpırdayan o dudaklarda kaşla göz arasında öteki hayat ciddiyetiyle işlenen görsel; “...El-Fatiha!”

Secdesiz, kıblesiz, sessiz bir itinayla ellerimizin korosu oluyorduk küçücük, daracık bir odada. Nefesimiz nefesimize karışacaktı sahiliğimizde. Bütün cüceliğimiz farzın eklem yerinde kırılıp gözlerle buluşmalı, kimse kimseden şüphe duymamalıydı. Öte yandan dua çabucak bitmeliydi. Bir an önce çıkılmalıydı bu ayakkabı kalabalığından. Yüze kavuşturan da olacaktı ellerini, her iki yana düşüreni de. Çünkü bir ciddiyetsizlik olacaktı bu lahmacunların arasına konacak salatada nasılsa insanın neticede bir organizma olmasını unutmaktan tecelli.

Onu tüketen diğer organizmalar salatasız çoğalmazdı! Oldu olacak, ya ayran?.. Hayat... devam edecekti bütüüüün izafiyetiyle.

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat