Asyalı yazarlar tarafından anlatılan bu tür hikayeler çoğunlukla süslenerek abartılmış olsa da şüphesiz konu edindikleri olaylar doğrudur ve o zamanlardaki yarı-yabanıl kabile şeflerinin hayatları ve yaptıkları konusunda bize küçük de olsa fikir verebilirler. Vang Han çuvala atılarak öldürülen Mergus’un torunuydu. Babası, yukarıda anlatılan hikayede kocasının intikamını almak için tuzak kuran prensesin en büyük oğluydu. Daha henüz on yaşındayken babasıyla birlikte savaşlara gittiği söylenir. Yezonkai’yle dostluğu ve Timuçin’e oğlu gözüyle bakıp onun karısını almayı reddetmesi şu olayla bağlantılıydı: Babası öldüğünde en büyük erkek çocuk olarak yönetime o geçmişti ama diğer kardeşleri onu kıskanıyordu. Onlarla ve diğer akrabalarıyla, özellikle amcasıyla, giriştiği mücadeleler sonucunda yenildi ve orayı terk etmek zorunda kaldı. Yezonkai’nin ülkesine sığındı. Yezonkai onu dostlukla kabul etti ve koruması altına aldı. Bir süre sonra ona askeri birlikler verdi ve krallığını tekrar ele geçirip amcasını sürgüne göndermesine yardım etti. Yezonkai’nin koruması altındayken, o zamanlar çok küçük olan Timuçin’i gördü ve ona kendi oğlu gibi sahiplendi. Tabi ki Timuçin daha önce kendisinin yaptığı gibi ana vatanını terk etmek ve kendisine miras kalan toprakları bırakmak zorunda kalınca, Yezonkai’nin yaptığı iyiliğe karşılık vererek Timuçin’i memnuniyetle kabul etti.
Asyalı yazarlar tarafından anlatılan bu tür hikayeler çoğunlukla süslenerek abartılmış olsa da şüphesiz konu edindikleri olaylar doğrudur ve o zamanlardaki yarı-yabanıl kabile şeflerinin hayatları ve yaptıkları konusunda bize küçük de olsa fikir verebilirler. Vang Han çuvala atılarak öldürülen Mergus’un torunuydu. Babası, yukarıda anlatılan hikayede kocasının intikamını almak için tuzak kuran prensesin en büyük oğluydu. Daha henüz on yaşındayken babasıyla birlikte savaşlara gittiği söylenir. Yezonkai’yle dostluğu ve Timuçin’e oğlu gözüyle bakıp onun karısını almayı reddetmesi şu olayla bağlantılıydı: Babası öldüğünde en büyük erkek çocuk olarak yönetime o geçmişti ama diğer kardeşleri onu kıskanıyordu. Onlarla ve diğer akrabalarıyla, özellikle amcasıyla, giriştiği mücadeleler sonucunda yenildi ve orayı terk etmek zorunda kaldı. Yezonkai’nin ülkesine sığındı. Yezonkai onu dostlukla kabul etti ve koruması altına aldı. Bir süre sonra ona askeri birlikler verdi ve krallığını tekrar ele geçirip amcasını sürgüne göndermesine yardım etti. Yezonkai’nin koruması altındayken, o zamanlar çok küçük olan Timuçin’i gördü ve ona kendi oğlu gibi sahiplendi. Tabi ki Timuçin daha önce kendisinin yaptığı gibi ana vatanını terk etmek ve kendisine miras kalan toprakları bırakmak zorunda kalınca, Yezonkai’nin yaptığı iyiliğe karşılık vererek Timuçin’i memnuniyetle kabul etti.