Cennetin Kanı, Erdal Hoca ve Sevim’in televizyonda izledikleri bir haber üzerine şehir hayatını bırakıp sakin ve huzur dolu bir yaşam için yaylaya yerleşmelerinin ardından zamanla çetin bir doğa savaşçısına dönüşmelerini anlatan sürükleyici bir eser.
Romanda Karatepe’den Bey Dağları’na, Kızlar Sivrisi’nden Toylak Karlığı’na, Alacadağ’dan tüm Teke Yarımadası’na yayılan soluksuz bir mücadele nakış gibi işlenmekte; bölgenin gündelik hayatı, kültürel yapısı ve insanın doğayla kurduğu bağ, zengin tasvirler ve usta bir sadelikle okura sunulmaktadır.
Yüksel Sarı bu romanında, vahşice doğayı katledenlerin engel tanımazlığı karşısında köylüleri mücadeleye sevk eden bir aydının ve çaresizliğin konforuna alışan bir insanın psikolojisini başarıyla işleyerek toplumdaki ayrışmaya ayna tutmaktadır.
Cennetin Kanı her satırı ile hayatın içinden, karakterleriyle tanıdık, sarsıcı sonuyla ülke gerçeklerinin romanıdır.
Vahşice akıtılan kan; doğanın, tüm güzelliklerimizin, hepimizin kanı…
Cennetin Kanı, Erdal Hoca ve Sevim’in televizyonda izledikleri bir haber üzerine şehir hayatını bırakıp sakin ve huzur dolu bir yaşam için yaylaya yerleşmelerinin ardından zamanla çetin bir doğa savaşçısına dönüşmelerini anlatan sürükleyici bir eser.
Romanda Karatepe’den Bey Dağları’na, Kızlar Sivrisi’nden Toylak Karlığı’na, Alacadağ’dan tüm Teke Yarımadası’na yayılan soluksuz bir mücadele nakış gibi işlenmekte; bölgenin gündelik hayatı, kültürel yapısı ve insanın doğayla kurduğu bağ, zengin tasvirler ve usta bir sadelikle okura sunulmaktadır.
Yüksel Sarı bu romanında, vahşice doğayı katledenlerin engel tanımazlığı karşısında köylüleri mücadeleye sevk eden bir aydının ve çaresizliğin konforuna alışan bir insanın psikolojisini başarıyla işleyerek toplumdaki ayrışmaya ayna tutmaktadır.
Cennetin Kanı her satırı ile hayatın içinden, karakterleriyle tanıdık, sarsıcı sonuyla ülke gerçeklerinin romanıdır.
Vahşice akıtılan kan; doğanın, tüm güzelliklerimizin, hepimizin kanı…