"Sisifos’u gördüm, korkunç işkenceler çekerken: yakalamış iki avcuyla kocaman bir kayayı ve de kollarıyla bacaklarıyla dayanmıştı kayaya, ha bire itiyordu onu bir tepeye doğru, işte kaya tepeye vardı varacak, işte tamam, ama tepeye varmasına bir parmak kala, bir güç itiyordu onu tepeden gerisin geri, aşağıya kadar yuvarlanıyordu yeniden baş belâsı kaya, o da yeniden itiyordu kayayı, kan ter içinde..." Homeros
Kendisini mitolojik karakterlerden Sisifos’a benzetirdi pek çok konuda. Hani şu Tanrıları kızdırdığı için bir tepeye yuvarlaya yuvarlaya taş çıkarıp, her seferinde tam tepeye vardığında geri yuvarlanan taşı tekrar tekrar yukarı taşımakla cezalandırılan krala.
Kişisel dönüşüm sürecinde bunu çok yaşamıştı. Pek çok konuda yol aldığını zanneder ama bazen küçücük bir olay sadece bir arpa boyu yol aldığını anlamasını sağlardı. İşte o zamanlarda büyük bir umutsuzluğa kapılır, asla bu dönüşümü başaramayacağını düşünürdü. Ama içindeki bilge her seferinde “Hadi kalk ayağa, tekrar dene.” diye cesaretlendirirdi. “Hepimiz Sisifos’uz.” diye geçirdi içinden, Sisifos’un insanları temsil ettiğini düşünürdü.
Biz de cezalandırılıyorduk. Hayatı bundan daha iyi anlatan bir hikâye olamazdı herhalde, hiçbir zaman tepeye taşı çıkaramayacağımızı bile bile, var gücümüzle uğraşıyorduk çıkarmaya o kocaman kayayı.
Sonra bir gün “o şey” girdi hayatına.
Ve her şey değişti.
Anladı ki Sisifos’un cezası bitmişti.
"Sisifos’u gördüm, korkunç işkenceler çekerken: yakalamış iki avcuyla kocaman bir kayayı ve de kollarıyla bacaklarıyla dayanmıştı kayaya, ha bire itiyordu onu bir tepeye doğru, işte kaya tepeye vardı varacak, işte tamam, ama tepeye varmasına bir parmak kala, bir güç itiyordu onu tepeden gerisin geri, aşağıya kadar yuvarlanıyordu yeniden baş belâsı kaya, o da yeniden itiyordu kayayı, kan ter içinde..." Homeros
Kendisini mitolojik karakterlerden Sisifos’a benzetirdi pek çok konuda. Hani şu Tanrıları kızdırdığı için bir tepeye yuvarlaya yuvarlaya taş çıkarıp, her seferinde tam tepeye vardığında geri yuvarlanan taşı tekrar tekrar yukarı taşımakla cezalandırılan krala.
Kişisel dönüşüm sürecinde bunu çok yaşamıştı. Pek çok konuda yol aldığını zanneder ama bazen küçücük bir olay sadece bir arpa boyu yol aldığını anlamasını sağlardı. İşte o zamanlarda büyük bir umutsuzluğa kapılır, asla bu dönüşümü başaramayacağını düşünürdü. Ama içindeki bilge her seferinde “Hadi kalk ayağa, tekrar dene.” diye cesaretlendirirdi. “Hepimiz Sisifos’uz.” diye geçirdi içinden, Sisifos’un insanları temsil ettiğini düşünürdü.
Biz de cezalandırılıyorduk. Hayatı bundan daha iyi anlatan bir hikâye olamazdı herhalde, hiçbir zaman tepeye taşı çıkaramayacağımızı bile bile, var gücümüzle uğraşıyorduk çıkarmaya o kocaman kayayı.
Sonra bir gün “o şey” girdi hayatına.
Ve her şey değişti.
Anladı ki Sisifos’un cezası bitmişti.