Süleyman Kılıç kitabında, çocukluğunu, ailesini, arkadaşlarını, okul yıllarını, gençliğini, Malatya-Arguvan’ı, çevresini, ülkesini, dünyayı tanıma sürecini anlatıyor. Cılgalar, hem bir anı-biyografi kitabı hem de röportajlarla zenginleştirilmiş kültürel bir çalışma.
Anadolulu fakir bir ailenin çocuklarına adanmış yaşamını olduğu kadar, bir yetişme ve bilinçlenme öyküsü de aktarıyor Cılgalar.
Sayfaları çevirdikçe, yöresel dilde “dağlık arazide patika yol” anlamına gelen “cılga”nın, Kılıç’ın yaşamındaki belli başlı kesitleri oluşturduğunu öğreniyoruz.
Baştan sona samimi bir dil ve yalın Türkçeyle kaleme aldığı kitabında, yaşam duraklarını yansıtan çok sayıda fotoğrafa da yer veren Süleyman Kılıç şöyle diyor:
“Kendimi yazdım efendim. Yaptığım işe, yazın dünyası otobiyografi diyor. Ben ise heybemde biriktirdiklerim diyorum… Ne varsa atmışım içine… Omzumda heybem, ağzına kadar dolmuş dökülüyor. Bir kuşluk vakti omzumu silkeledim, hepsi döküldü. Heybeden sanki bir kuş fırladı.”
Süleyman Kılıç kitabında, çocukluğunu, ailesini, arkadaşlarını, okul yıllarını, gençliğini, Malatya-Arguvan’ı, çevresini, ülkesini, dünyayı tanıma sürecini anlatıyor. Cılgalar, hem bir anı-biyografi kitabı hem de röportajlarla zenginleştirilmiş kültürel bir çalışma.
Anadolulu fakir bir ailenin çocuklarına adanmış yaşamını olduğu kadar, bir yetişme ve bilinçlenme öyküsü de aktarıyor Cılgalar.
Sayfaları çevirdikçe, yöresel dilde “dağlık arazide patika yol” anlamına gelen “cılga”nın, Kılıç’ın yaşamındaki belli başlı kesitleri oluşturduğunu öğreniyoruz.
Baştan sona samimi bir dil ve yalın Türkçeyle kaleme aldığı kitabında, yaşam duraklarını yansıtan çok sayıda fotoğrafa da yer veren Süleyman Kılıç şöyle diyor:
“Kendimi yazdım efendim. Yaptığım işe, yazın dünyası otobiyografi diyor. Ben ise heybemde biriktirdiklerim diyorum… Ne varsa atmışım içine… Omzumda heybem, ağzına kadar dolmuş dökülüyor. Bir kuşluk vakti omzumu silkeledim, hepsi döküldü. Heybeden sanki bir kuş fırladı.”