Cinsiyetlendirilmiş Bedenler – Judith Butler’ı Anlamak –

Stok Kodu:
9786258242386
Boyut:
13.5x21
Sayfa Sayısı:
224
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2023-02
Kapak Türü:
Ciltsiz
Kağıt Türü:
2. Hamur
Kategori:
%20 indirimli
198,00TL
158,40TL
Taksitli fiyat: 9 x 19,36TL
Temin süresi 1-3 gündür.
9786258242386
1285419
Cinsiyetlendirilmiş Bedenler – Judith Butler’ı Anlamak –
Cinsiyetlendirilmiş Bedenler – Judith Butler’ı Anlamak –
158.40

Cinsiyetler gerçekten biyolojik, fizyolojik, ‘doğal’ şeyler midir? Yoksa toplumsal olarak yazılan, kültürel üretimin ve toplumsal cinsiyet normlarının şekillendirdiği ilişkilerin meyvesi midir? Doğumhane önünde (veya nadiren de olsa içinde) bekleyen yakınları ve hemşirenin muştusunu hayal edin: “Kız/erkek oldu!” Bu söz aslında bir gerçeğin ifadesi değil, ‘kızlaşma/erkekleşme’ (yani cinsiyetlendirme) sürecini başlatan bir edimdir. Böylece erkek ve kadın arasında algılanan ve aşılanan farklılıklara dayanan süreç başlamış olur. Kısacası beden, söylemsel olarak inşa edilen bir anlamlandırma pratiği değil midir?
Bu kitap, Butler’ın görüşlerini kuramsal ve felsefi açıdan belirli bir bağlama yerleştirir. Yazar bizlere Butler düşüncesinin evrimini hayranlık verici bir üslupla sunar: Hegelci kökenlerinden başlayarak, Freud ve Lacan’ın psikanalizine, Austin’in söz edimleri kuramına neler borçlu olduğunu ele alır. Kojève, Hyppolite, Althusser, Sartre, Foucault ve Derrida okumalarını, bunların teorisinin oluşumdaki etkisini ve bu düşünürlerle hesaplaşmasını ortaya koyar. Kısacası fenomenolojiden ‘kadınlık’ durumuna kadar Butler düşüncesinin izini sürer. Butler’ın Simone de Beauvoir okuması, Nussbaum ve Fraser’ın kendisine yönelttiği eleştiriler de yine kısaca bu kitapta ele alınan konulardır.
Politik felsefe, dil ve psikanalizin, teorisinin oluşumundaki yerinin yanında, özne, performatiflik, kimlik ve öteki kavramlarının eleştirel bir bakışla ele alındığı bu eser, Butler düşüncesine ve kuir teoriye giriş niteliğindedir.

Cinsiyetler gerçekten biyolojik, fizyolojik, ‘doğal’ şeyler midir? Yoksa toplumsal olarak yazılan, kültürel üretimin ve toplumsal cinsiyet normlarının şekillendirdiği ilişkilerin meyvesi midir? Doğumhane önünde (veya nadiren de olsa içinde) bekleyen yakınları ve hemşirenin muştusunu hayal edin: “Kız/erkek oldu!” Bu söz aslında bir gerçeğin ifadesi değil, ‘kızlaşma/erkekleşme’ (yani cinsiyetlendirme) sürecini başlatan bir edimdir. Böylece erkek ve kadın arasında algılanan ve aşılanan farklılıklara dayanan süreç başlamış olur. Kısacası beden, söylemsel olarak inşa edilen bir anlamlandırma pratiği değil midir?
Bu kitap, Butler’ın görüşlerini kuramsal ve felsefi açıdan belirli bir bağlama yerleştirir. Yazar bizlere Butler düşüncesinin evrimini hayranlık verici bir üslupla sunar: Hegelci kökenlerinden başlayarak, Freud ve Lacan’ın psikanalizine, Austin’in söz edimleri kuramına neler borçlu olduğunu ele alır. Kojève, Hyppolite, Althusser, Sartre, Foucault ve Derrida okumalarını, bunların teorisinin oluşumdaki etkisini ve bu düşünürlerle hesaplaşmasını ortaya koyar. Kısacası fenomenolojiden ‘kadınlık’ durumuna kadar Butler düşüncesinin izini sürer. Butler’ın Simone de Beauvoir okuması, Nussbaum ve Fraser’ın kendisine yönelttiği eleştiriler de yine kısaca bu kitapta ele alınan konulardır.
Politik felsefe, dil ve psikanalizin, teorisinin oluşumundaki yerinin yanında, özne, performatiflik, kimlik ve öteki kavramlarının eleştirel bir bakışla ele alındığı bu eser, Butler düşüncesine ve kuir teoriye giriş niteliğindedir.

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat