Janusz Korczak’ın 1910’larda açtığı iki yetimhane, adeta çocuklar tarafından cumhuriyet ilkeleriyle idare edilen birer çocuk cumhuriyetiydi. Çocuklara bambaşka bir gözle bakıyordu; onların toplumun büyük bir yüzdesini oluşturduğunu, bu nedenle de birer vatandaş muamelesi görmeleri gerektiğini düşünüyordu. İnsanın hayatının en önemli döneminin çocukluk olduğunu ve böylesi neşeyle dolu bir zamanın bir daha gelmeyeceğini söylemişti.
Janusz Korczak 1942 yılında, yetimhanesindeki çocukları yalnız bırakmayıp onlarla Varşova’daki gettolardan Treblinka kampına giderken aslında kendi ölümüne gidiyordu. Böylesi büyük bir fedakârlık ancak kendisini her şeyiyle inandıklarına adayanlarda görülür.
Janusz Korczak’ın 1910’larda açtığı iki yetimhane, adeta çocuklar tarafından cumhuriyet ilkeleriyle idare edilen birer çocuk cumhuriyetiydi. Çocuklara bambaşka bir gözle bakıyordu; onların toplumun büyük bir yüzdesini oluşturduğunu, bu nedenle de birer vatandaş muamelesi görmeleri gerektiğini düşünüyordu. İnsanın hayatının en önemli döneminin çocukluk olduğunu ve böylesi neşeyle dolu bir zamanın bir daha gelmeyeceğini söylemişti.
Janusz Korczak 1942 yılında, yetimhanesindeki çocukları yalnız bırakmayıp onlarla Varşova’daki gettolardan Treblinka kampına giderken aslında kendi ölümüne gidiyordu. Böylesi büyük bir fedakârlık ancak kendisini her şeyiyle inandıklarına adayanlarda görülür.