Adamın süsü elbise, ağacın süsü yapraktır (Adam körkü şüperek, ağaç körkü japırak.) der bir Kazak atasözü. Doğrudur, insanın süsü elbise, ağacın süsü yaprak, zihnin ve ruhun süsü ise edebiyattır. Çağdaş Kazak Türk edebiyatının yazarlarından birinin eserini Türkiye Türkçesi’ne aktardığımız bu çalışmanın hem çocuk edebiyatı birikimine hem de iki kardeş edebiyatı birbirine yakınlaştırmaya katkı sunacağı düşünülmekte ve beklenmektedir.
Roman, yazarın çocukluğunun geçtiği, Türk soylu halklar arasında büyük bir yoksulluğun hüküm sürdüğü, zor yıllar olarak da nitelenebilecek 1930’lu yılların nasıl yaşandığını, bir çocuğun bakış açısından sunmaktadır. Sonuçta “Bir erkeğin yoksulluğunu gören hiçbir şey görmemiştir, bir kadının yoksulluğunu görmelidir, bir kadının yoksulluğunu gören hiçbir şey görmemiştir, bir çocuğun yoksulluğunu görmelidir.”
Bir çocuğun yoksulluğu ile topyekün sosyal ve siyasal dönüşümlerin yaşandığı 20. yüzyılın ikinci çeyreğine ait Kazakistan coğrafyası ve halkının yaşadıklarının, Berken adlı bir karakterin iç ve ruh dünyasından hareketle dokunaklı tasvirlerle anlatıldığı eser, yazarın erken çocukluk döneminden başlar, yedi yıllık eğitimini tamamladığı zaman diliminde biter. Bu süreye sıkıştırılan hayat kesitlerinden psikolojik, sosyolojik, tarihsel, kültürel pek çok duygu ve bilgi bu anı romanın gözelerinden boy verir.
Adamın süsü elbise, ağacın süsü yapraktır (Adam körkü şüperek, ağaç körkü japırak.) der bir Kazak atasözü. Doğrudur, insanın süsü elbise, ağacın süsü yaprak, zihnin ve ruhun süsü ise edebiyattır. Çağdaş Kazak Türk edebiyatının yazarlarından birinin eserini Türkiye Türkçesi’ne aktardığımız bu çalışmanın hem çocuk edebiyatı birikimine hem de iki kardeş edebiyatı birbirine yakınlaştırmaya katkı sunacağı düşünülmekte ve beklenmektedir.
Roman, yazarın çocukluğunun geçtiği, Türk soylu halklar arasında büyük bir yoksulluğun hüküm sürdüğü, zor yıllar olarak da nitelenebilecek 1930’lu yılların nasıl yaşandığını, bir çocuğun bakış açısından sunmaktadır. Sonuçta “Bir erkeğin yoksulluğunu gören hiçbir şey görmemiştir, bir kadının yoksulluğunu görmelidir, bir kadının yoksulluğunu gören hiçbir şey görmemiştir, bir çocuğun yoksulluğunu görmelidir.”
Bir çocuğun yoksulluğu ile topyekün sosyal ve siyasal dönüşümlerin yaşandığı 20. yüzyılın ikinci çeyreğine ait Kazakistan coğrafyası ve halkının yaşadıklarının, Berken adlı bir karakterin iç ve ruh dünyasından hareketle dokunaklı tasvirlerle anlatıldığı eser, yazarın erken çocukluk döneminden başlar, yedi yıllık eğitimini tamamladığı zaman diliminde biter. Bu süreye sıkıştırılan hayat kesitlerinden psikolojik, sosyolojik, tarihsel, kültürel pek çok duygu ve bilgi bu anı romanın gözelerinden boy verir.