“Hatırlıyorum da; babam gömüleli daha beş gün olmuştu. Annem; mezar taşı yaptırmak, babamın emekli maaşını çıkartmak için koştururken hani, sen beni mutfakta dizine oturtup yine o ekşi mayalı hamuru elime verip, “Bak,” demiştin bana. “Kapa gözlerini ve en sevdiğin şeyi çiz hamurun üzerine. Sen hatırladıkça, yaşattıkça kimse ölmüş sayılmaz ki.”
Hayal Denizkuşu'nun ilk öykü kitabı naif ve kırılgan yirmi dokuz öyküden oluşuyor. Yaşamın ta kendisini çağrıştıran, küçük anlardan, ilişkilerden oluşan öyküler bunlar. Dünyaya gözlerimizi açışımız gibi, Bir Sepet Nefes adlı öyküyle başlıyor, çocukluk, gençlik, kadın erkek ilişkileri, yaşlılık diye sıralanıyor ve Bay Ö'nün öyküsüyle, bir ölüm dinginliğinde sona eriyor.
Ama yazarın ne öyküleri ne şiirleri tükeniyor. Yazmayı bir varoluş olarak gören Denizkuşu'nun, daha çok öykülerini, şiirlerini okuyacağız, daha çok sesini duyacağız...
“Hatırlıyorum da; babam gömüleli daha beş gün olmuştu. Annem; mezar taşı yaptırmak, babamın emekli maaşını çıkartmak için koştururken hani, sen beni mutfakta dizine oturtup yine o ekşi mayalı hamuru elime verip, “Bak,” demiştin bana. “Kapa gözlerini ve en sevdiğin şeyi çiz hamurun üzerine. Sen hatırladıkça, yaşattıkça kimse ölmüş sayılmaz ki.”
Hayal Denizkuşu'nun ilk öykü kitabı naif ve kırılgan yirmi dokuz öyküden oluşuyor. Yaşamın ta kendisini çağrıştıran, küçük anlardan, ilişkilerden oluşan öyküler bunlar. Dünyaya gözlerimizi açışımız gibi, Bir Sepet Nefes adlı öyküyle başlıyor, çocukluk, gençlik, kadın erkek ilişkileri, yaşlılık diye sıralanıyor ve Bay Ö'nün öyküsüyle, bir ölüm dinginliğinde sona eriyor.
Ama yazarın ne öyküleri ne şiirleri tükeniyor. Yazmayı bir varoluş olarak gören Denizkuşu'nun, daha çok öykülerini, şiirlerini okuyacağız, daha çok sesini duyacağız...