Cumhuriyet'in ilan edildiği 29 Ekim 1923'den başlayarak Demokrat Parti'nin hükümet darbesiyle iktidardan uzaklaştırıldığı 27 Mayıs 1960'a kadar olan dönemin, madenler alanında görülen kurumsal ve yapısal değişimi bu kitapta ele alınmıştır. Cumhuriyetin ilanından itibaren Türkiye'de yer altı madenlerinin ülke ekonomisine kazandırılabilmesi amacıyla üç aşamalı bir çalışma başlatılmıştır. İlk aşamada; işletilen madenlerden yüksek düzeyde verim alınmaya çaba sarf edilirken, ikinci aşamada; rezervi elverişli atıl durumdaki madenler aktif hale getirilmeye çalışılmıştır. Üçüncü aşamada ise varlığı belirlenen madenlerin üretime açılması için arama ve inceleme faaliyetleri sürdürülmüştür.
Ayrıca, madenlerin her alanında kapsamlı araştırmalar yapılması maksadıyla yabancı uzmanlardan yararlanma yoluna gidilmiştir. Bunun yanı sıra 14 Haziran 1935 tarihinde kabul edilen 2804 sayılı Kanun'la MTA Enstitüsünün tesis edilmesi, madenlerin sistemli olarak araştırılması ve işletilmesi yolunda atılan önemli adımlardan ilkini teşkil etmiştir. Aynı tarihte çıkarılan 2805 sayılı Kanun'la Etibank'ın kurulması, Türkiye'de madencilik alanında atılan ikinci önemli adımı oluşturmuştur. Bu kuruluşlar Türkiye'de madenciliğin bilimsel ve verimli yollarla yapılmasının önünü açıp, ülkenin yeraltı kaynaklarını en iyi şekilde değerlendirerek Cumhuriyet Dönemi ekonomisinin lokomotifi konumuna yükselmiştir.
DP Döneminde yürürlüğe giren 6309 sayılı Maden Kanunu ile de maden cevherlerinin tahrip edilmeden verimli şekilde işletilmesine özen gösterilmiş, ekonomik faaliyetler içerisinde bulunan Türk madenciliği, günün şartlarına uyarlanmaya çalışılmıştır. Buna ilaveten MTA ve Etibank'a tahsis edilen ödeneklerin artırılması, madencilik alanında yapılan hizmetleri de artırarak düzenli hale getirmiştir.
Cumhuriyet'in ilan edildiği 29 Ekim 1923'den başlayarak Demokrat Parti'nin hükümet darbesiyle iktidardan uzaklaştırıldığı 27 Mayıs 1960'a kadar olan dönemin, madenler alanında görülen kurumsal ve yapısal değişimi bu kitapta ele alınmıştır. Cumhuriyetin ilanından itibaren Türkiye'de yer altı madenlerinin ülke ekonomisine kazandırılabilmesi amacıyla üç aşamalı bir çalışma başlatılmıştır. İlk aşamada; işletilen madenlerden yüksek düzeyde verim alınmaya çaba sarf edilirken, ikinci aşamada; rezervi elverişli atıl durumdaki madenler aktif hale getirilmeye çalışılmıştır. Üçüncü aşamada ise varlığı belirlenen madenlerin üretime açılması için arama ve inceleme faaliyetleri sürdürülmüştür.
Ayrıca, madenlerin her alanında kapsamlı araştırmalar yapılması maksadıyla yabancı uzmanlardan yararlanma yoluna gidilmiştir. Bunun yanı sıra 14 Haziran 1935 tarihinde kabul edilen 2804 sayılı Kanun'la MTA Enstitüsünün tesis edilmesi, madenlerin sistemli olarak araştırılması ve işletilmesi yolunda atılan önemli adımlardan ilkini teşkil etmiştir. Aynı tarihte çıkarılan 2805 sayılı Kanun'la Etibank'ın kurulması, Türkiye'de madencilik alanında atılan ikinci önemli adımı oluşturmuştur. Bu kuruluşlar Türkiye'de madenciliğin bilimsel ve verimli yollarla yapılmasının önünü açıp, ülkenin yeraltı kaynaklarını en iyi şekilde değerlendirerek Cumhuriyet Dönemi ekonomisinin lokomotifi konumuna yükselmiştir.
DP Döneminde yürürlüğe giren 6309 sayılı Maden Kanunu ile de maden cevherlerinin tahrip edilmeden verimli şekilde işletilmesine özen gösterilmiş, ekonomik faaliyetler içerisinde bulunan Türk madenciliği, günün şartlarına uyarlanmaya çalışılmıştır. Buna ilaveten MTA ve Etibank'a tahsis edilen ödeneklerin artırılması, madencilik alanında yapılan hizmetleri de artırarak düzenli hale getirmiştir.