“Cehennem belki de insanların en büyük utançlarını, üzüntülerini ya da hayal kırıklıklarını sonsuz kere yaşadıkları bir yerdir, olamaz mı?”
Bir operasyonda iki bacağını ve silah arkadaşlarını kaybeden Üsteğmen Hasan Bozok, yaşadığı travma ve gördüğü işkencelerin beyninde yarattığı hasardan dolayı hafızasını kaybeder. Yaşamını deneysel protez bacaklarıyla ve anti psikotik ilaçlarla devam ettirmek zorundadır artık. Doktoru ona şiddetten uzak yeni bir hayata başlamasını önerir. Bu öneriyi dinleyip Bursa’da tekstil işi yapan kuzeni Bülent’in yanına giden Hasan, hayatın kendi için hazırladığı plandan habersizdir.
Sakin ve huzurlu bir hayata başlangıç yaptığını zannederken kuzeninin bulaştığı kirli ve tehlikeli işlerde uluslararası bir mafya örgütünün tehditlerine karşı kuzenini korumaya çalışırken bulur kendini. Hasan gemileri yakar, ne de olsa artık kaybedecek hiçbir şeyi kalmamıştır. Mafyayla mücadele ederken ortaya çıkan ilişki ağında geçmişin soru işaretleri de birer birer aydınlığa kavuşacaktır.
Ancak erişilen her cevap memnun edebilir mi insanı?
Bazen bilmemek daha mı iyidir acaba?
Peki Hasan bu cevaplarla ve kendisiyle yüzleşip kendi cehenneminden kurtulabilecek midir?
Doruk Kirezci “Daha İyi Günlerim Olmuştu” romanında bizleri dozu hiç düşmeyen bir aksiyonun içine ustalıkla çekiyor.
“Cehennem belki de insanların en büyük utançlarını, üzüntülerini ya da hayal kırıklıklarını sonsuz kere yaşadıkları bir yerdir, olamaz mı?”
Bir operasyonda iki bacağını ve silah arkadaşlarını kaybeden Üsteğmen Hasan Bozok, yaşadığı travma ve gördüğü işkencelerin beyninde yarattığı hasardan dolayı hafızasını kaybeder. Yaşamını deneysel protez bacaklarıyla ve anti psikotik ilaçlarla devam ettirmek zorundadır artık. Doktoru ona şiddetten uzak yeni bir hayata başlamasını önerir. Bu öneriyi dinleyip Bursa’da tekstil işi yapan kuzeni Bülent’in yanına giden Hasan, hayatın kendi için hazırladığı plandan habersizdir.
Sakin ve huzurlu bir hayata başlangıç yaptığını zannederken kuzeninin bulaştığı kirli ve tehlikeli işlerde uluslararası bir mafya örgütünün tehditlerine karşı kuzenini korumaya çalışırken bulur kendini. Hasan gemileri yakar, ne de olsa artık kaybedecek hiçbir şeyi kalmamıştır. Mafyayla mücadele ederken ortaya çıkan ilişki ağında geçmişin soru işaretleri de birer birer aydınlığa kavuşacaktır.
Ancak erişilen her cevap memnun edebilir mi insanı?
Bazen bilmemek daha mı iyidir acaba?
Peki Hasan bu cevaplarla ve kendisiyle yüzleşip kendi cehenneminden kurtulabilecek midir?
Doruk Kirezci “Daha İyi Günlerim Olmuştu” romanında bizleri dozu hiç düşmeyen bir aksiyonun içine ustalıkla çekiyor.