Bu sıkıntı, üzüntü ve kaygıyla, uzun yolculuk nasıl tamamlanırdı? Kendi haline mi yansın, yoksa perişan bir durumda bıraktığı anne, baba ve kardeşlerine mi? “Onlar ne düşünüyorlar, ne yapıyorlar?” diye düşünmekten kendini alamıyordu. “Aceleci bir kararla onları terk etmekle haksızlık mı ettim?” düşüncesi de onu zorluyordu. Olayı etraflıca değerlendirecek, bir çözüm bulacaktı. Otobüsün camından görebildiği kadar ilerilere bakarak bir süre kendinden uzaklaştı. Doğada her şey yerli yerinde, ağaçlar rüzgâr esintisine boyun eğiyordu… Yol kenarında eve dönmekte geç kalan çoban, sürüleriyle kendinden emin şekilde yol alırken, sanki her sorunun çözümü vardır diye moral veriyordu…
Bu sıkıntı, üzüntü ve kaygıyla, uzun yolculuk nasıl tamamlanırdı? Kendi haline mi yansın, yoksa perişan bir durumda bıraktığı anne, baba ve kardeşlerine mi? “Onlar ne düşünüyorlar, ne yapıyorlar?” diye düşünmekten kendini alamıyordu. “Aceleci bir kararla onları terk etmekle haksızlık mı ettim?” düşüncesi de onu zorluyordu. Olayı etraflıca değerlendirecek, bir çözüm bulacaktı. Otobüsün camından görebildiği kadar ilerilere bakarak bir süre kendinden uzaklaştı. Doğada her şey yerli yerinde, ağaçlar rüzgâr esintisine boyun eğiyordu… Yol kenarında eve dönmekte geç kalan çoban, sürüleriyle kendinden emin şekilde yol alırken, sanki her sorunun çözümü vardır diye moral veriyordu…