Defter-i Kuyûdât (Kayıtlar Defteri), Seyyid Süleyman Belhî hazretleri ve ailesine ait, Farsça, Arapça ve Türkçe kaleme alınmış belge ve mektuplardan oluşan bir mecmuadır. Üç yüzü aşkın kişiden oluşan bir kafile ile Belh’ten İstanbul’a gelen bir ailenin belgelere ve mektuplara yansıyan serencamı, hem Belhî ailesinin hem de bir dönemin bilinmeyen yönlerine ışık tutmaktadır.
Pek çok kimseyi, vatanlarını terk ettirecek kadar bir câzibe-i manevî ile kendilerine meclûb etmiş bu mübarek ailenin; kademlerini bastıkları her yerde, yed-i kudsîlerinin değdiği her kişide, safa nazarlarına mazhar olmuş her kalpte, sessiz fakat bir o kadar derin, gösterişsiz fakat bir o kadar vakur, tam da siyâdetlerine ve hâmil oldukları manevî emanete yakışır tesirleri olmuştur.
Bir sâdât ailesinin, özellikle Seyyid Süleyman ve Abdülkâdir Belhî hazarâtının, Hanefî-Müceddidîlikten Şiîliğe, oradan Mevlevîliğe ve en son Hamzavîliğe uzanan seyri, oldukça dikkat çekicidir.
Defter-i Kuyûdât'ta yer alan belge ve mektuplar, aile fertlerinin geniş bir coğrafyadaki nüfuzlu ilişkilerini sergilerken; söz konusu yazışmalara dayanılarak hazırlanan biyografi bölümü de, aile hakkında yeni ve teferruatlı bilgiler sunmaktadır.
Edep, irfan, ihlâs, ilim, nezaket, zarafet, rikkat ve asalet gibi bugün bir arada bulamayacağımız değerlerle bezenmiş Defter-i Kuyûdât, hayatın bambaşka boyutlarını gösteren işaretlerle doludur.
Defter-i Kuyûdât (Kayıtlar Defteri), Seyyid Süleyman Belhî hazretleri ve ailesine ait, Farsça, Arapça ve Türkçe kaleme alınmış belge ve mektuplardan oluşan bir mecmuadır. Üç yüzü aşkın kişiden oluşan bir kafile ile Belh’ten İstanbul’a gelen bir ailenin belgelere ve mektuplara yansıyan serencamı, hem Belhî ailesinin hem de bir dönemin bilinmeyen yönlerine ışık tutmaktadır.
Pek çok kimseyi, vatanlarını terk ettirecek kadar bir câzibe-i manevî ile kendilerine meclûb etmiş bu mübarek ailenin; kademlerini bastıkları her yerde, yed-i kudsîlerinin değdiği her kişide, safa nazarlarına mazhar olmuş her kalpte, sessiz fakat bir o kadar derin, gösterişsiz fakat bir o kadar vakur, tam da siyâdetlerine ve hâmil oldukları manevî emanete yakışır tesirleri olmuştur.
Bir sâdât ailesinin, özellikle Seyyid Süleyman ve Abdülkâdir Belhî hazarâtının, Hanefî-Müceddidîlikten Şiîliğe, oradan Mevlevîliğe ve en son Hamzavîliğe uzanan seyri, oldukça dikkat çekicidir.
Defter-i Kuyûdât'ta yer alan belge ve mektuplar, aile fertlerinin geniş bir coğrafyadaki nüfuzlu ilişkilerini sergilerken; söz konusu yazışmalara dayanılarak hazırlanan biyografi bölümü de, aile hakkında yeni ve teferruatlı bilgiler sunmaktadır.
Edep, irfan, ihlâs, ilim, nezaket, zarafet, rikkat ve asalet gibi bugün bir arada bulamayacağımız değerlerle bezenmiş Defter-i Kuyûdât, hayatın bambaşka boyutlarını gösteren işaretlerle doludur.