Hiç sen bir su değirmeninin içini dolaştın mı adaşım?..
Görülecek şeydir o... Yamulmuş duvarlar, tavana yakın ufacık pencereler ve kalın kalasların üstünde simsiyah bir çatı... Sonra bir sürü çarklar, kocaman taşlar, miller, sıçraya sıçraya dönen tozlu kayışlar... Ve bir köşede birbiri üstüne yığılmış buğday, mısır, çavdar, her çeşitten ekin çuvalları. Karşıda beyaz torbalara doldurulmuş unlar...
Taşların yanında, duman hâlinde, sıcak ve ince zerreler uçuşur. Hâlbuki döşemedeki küçük kapağı kaldırınca aşağıdan doğru sis hâlinde soğuk su damlaları insanın yüzüne yayılır...
Hiç sen bir su değirmeninin içini dolaştın mı adaşım?..
Görülecek şeydir o... Yamulmuş duvarlar, tavana yakın ufacık pencereler ve kalın kalasların üstünde simsiyah bir çatı... Sonra bir sürü çarklar, kocaman taşlar, miller, sıçraya sıçraya dönen tozlu kayışlar... Ve bir köşede birbiri üstüne yığılmış buğday, mısır, çavdar, her çeşitten ekin çuvalları. Karşıda beyaz torbalara doldurulmuş unlar...
Taşların yanında, duman hâlinde, sıcak ve ince zerreler uçuşur. Hâlbuki döşemedeki küçük kapağı kaldırınca aşağıdan doğru sis hâlinde soğuk su damlaları insanın yüzüne yayılır...