Kuşkusuz, çağımızın anahtar kavramalarından biri ’değişim’dir. Değişim, aslında sadece içinde bulunduğumuz çağın değil, geriye kadar pek çok dönemin sihirli kavramı olma özelliğini hep korumuştur...
Esasen değişim başta doğanın değişmez kuralıdır. Bu yüzden doğal çevredeki değişime kendini uydurabilen canlılar ayakta kalabiliyor, uyduramayanlar yok olup gidiyorlar. Dinozorların yok oluşu gibi...
Tarihin uzun dönemine baktığımızda toplumlar da canlı organizmalar gibi bir süreci izliyorlar. Teknolojik, ekonomik, siyasal ve sosyal yeniliklere ayak uydurabilen toplumlar ömürlerini sürdürüyorlar. Ama bu süreçleri algılamayan ya da süreçlere entegre olamayanlar tarih sahnesinden çekiliyorlar. Tıpkı Osmanlı’nın dünyasındaki teknolojik gelişmelerin dışında kalması, ticaret yollarındaki eksen kaymalarını göremeyişi ve toplumsal dokuda meydana gelen yapısal değişimleri fark edemeyişi gibi...
Kuşkusuz, çağımızın anahtar kavramalarından biri ’değişim’dir. Değişim, aslında sadece içinde bulunduğumuz çağın değil, geriye kadar pek çok dönemin sihirli kavramı olma özelliğini hep korumuştur...
Esasen değişim başta doğanın değişmez kuralıdır. Bu yüzden doğal çevredeki değişime kendini uydurabilen canlılar ayakta kalabiliyor, uyduramayanlar yok olup gidiyorlar. Dinozorların yok oluşu gibi...
Tarihin uzun dönemine baktığımızda toplumlar da canlı organizmalar gibi bir süreci izliyorlar. Teknolojik, ekonomik, siyasal ve sosyal yeniliklere ayak uydurabilen toplumlar ömürlerini sürdürüyorlar. Ama bu süreçleri algılamayan ya da süreçlere entegre olamayanlar tarih sahnesinden çekiliyorlar. Tıpkı Osmanlı’nın dünyasındaki teknolojik gelişmelerin dışında kalması, ticaret yollarındaki eksen kaymalarını göremeyişi ve toplumsal dokuda meydana gelen yapısal değişimleri fark edemeyişi gibi...