Oysa herkes cehennemin alev alev yanan bir yer olduğunu söylerdi. Şimdi herkesin yanıldığını biliyordu! İnsanın içindeki cehennem daha tehlikeliydi. Karanlıktı. Karanlık ise sessizlik ve karamsar bir yalnızlıktı. Bağrında yanan cehennem asla sönmeyecek, vicdanının sesi hiçbir zaman kesilmeyecek bir buz dağıydı.
***
“Gitme demeye dilim varmıyor, gurur işte, istenmediği yerde gönül durmuyor. Oysa daha konuşacaklarımız vardı, yarım kalan çaylarımıza katık ettiğimiz gülüşlerimiz... Paylaşacaklarımız bitmemişti henüz. Ellerini tutup, gözlerine bakarak dertleşecektim daha. Sızlayan yanıma sevdanın yara bandını yapıştıracaktım.
Oysa daha doyamadım gözlerinin gülümsemesine... Kokunu yeterince çekmedim içime…
Kollarım acıyana kadar sarılamadım bedenine... Sinemdeki boşluğu dolduramadım emanetinle...
“Herkes kendi tercihini yaşar.” demişti babam, sen de tercihini yaptın. Ayırdın bizi. Kopardın kopmaz dediğim bağlarımızı...
Rahat ol, git. Aklın kalmasın bende. Dramatik vedaların kahramanı olmayacağım bugün, arkamı döneceğim sen giderken, sessiz olacak gidişim. Yanaklarımı yıkayan yaşları benden başkası bilmeyecek mesela, yumruk yaptığım elimin kalbine yüklenmesini hissetmeyeceksin. Karnımdaki boşluğun ağrısını, kesilen nefesimin belimi ortadan ikiye ayırışını hissetmeyeceksin. Ben arkamı döneceğim sana, sen vazgeçtim sanacak, derin bir nefes çekeceksin. Ben ise son nefesimi verecek, yaşayan ölüye döneceğim. Ah Cem. Yüreğimin kapanmayan yarası olacaksın sen. “
Oysa herkes cehennemin alev alev yanan bir yer olduğunu söylerdi. Şimdi herkesin yanıldığını biliyordu! İnsanın içindeki cehennem daha tehlikeliydi. Karanlıktı. Karanlık ise sessizlik ve karamsar bir yalnızlıktı. Bağrında yanan cehennem asla sönmeyecek, vicdanının sesi hiçbir zaman kesilmeyecek bir buz dağıydı.
***
“Gitme demeye dilim varmıyor, gurur işte, istenmediği yerde gönül durmuyor. Oysa daha konuşacaklarımız vardı, yarım kalan çaylarımıza katık ettiğimiz gülüşlerimiz... Paylaşacaklarımız bitmemişti henüz. Ellerini tutup, gözlerine bakarak dertleşecektim daha. Sızlayan yanıma sevdanın yara bandını yapıştıracaktım.
Oysa daha doyamadım gözlerinin gülümsemesine... Kokunu yeterince çekmedim içime…
Kollarım acıyana kadar sarılamadım bedenine... Sinemdeki boşluğu dolduramadım emanetinle...
“Herkes kendi tercihini yaşar.” demişti babam, sen de tercihini yaptın. Ayırdın bizi. Kopardın kopmaz dediğim bağlarımızı...
Rahat ol, git. Aklın kalmasın bende. Dramatik vedaların kahramanı olmayacağım bugün, arkamı döneceğim sen giderken, sessiz olacak gidişim. Yanaklarımı yıkayan yaşları benden başkası bilmeyecek mesela, yumruk yaptığım elimin kalbine yüklenmesini hissetmeyeceksin. Karnımdaki boşluğun ağrısını, kesilen nefesimin belimi ortadan ikiye ayırışını hissetmeyeceksin. Ben arkamı döneceğim sana, sen vazgeçtim sanacak, derin bir nefes çekeceksin. Ben ise son nefesimi verecek, yaşayan ölüye döneceğim. Ah Cem. Yüreğimin kapanmayan yarası olacaksın sen. “