Žižek’in bahsettiği “Deli Dünya” psikiyatrik bir delilikten ziyade, toplumların küresel kapitalist sistemdeki koordinatlarını ve yönünü teşhis etme kabiliyetini yitirdiği bir delilikle malul. Sağ ve sol ayrımının siyasal yapılardaki belirleyici niteliğini kaybettiği bir zamanda üzerimize çullanmış onca kriz ve beladan nasıl sağ çıkabiliriz sorusu ise, bu koleksiyonun tematik çatısını oluşturuyor. Son birkaç senede çeşitli yayınlarda yer bulmuş bu yazılar, onun teorik satırlarındaki opaklıktan çekinenler için de isabetli bir başlangıç noktası niteliğinde.
Žižek’in bahsettiği “Deli Dünya” psikiyatrik bir delilikten ziyade, toplumların küresel kapitalist sistemdeki koordinatlarını ve yönünü teşhis etme kabiliyetini yitirdiği bir delilikle malul. Sağ ve sol ayrımının siyasal yapılardaki belirleyici niteliğini kaybettiği bir zamanda üzerimize çullanmış onca kriz ve beladan nasıl sağ çıkabiliriz sorusu ise, bu koleksiyonun tematik çatısını oluşturuyor. Son birkaç senede çeşitli yayınlarda yer bulmuş bu yazılar, onun teorik satırlarındaki opaklıktan çekinenler için de isabetli bir başlangıç noktası niteliğinde.