Demokrasi, savaşın doğurduğu problemlerin hakkından gelmek için zorunlu olan kudreti kendinde bulacak mı, sosyal problem klasik demokrasi şekilleriyle çözülebilecek mi, en ileri toplumlarda görülen eşitsizliklerin meydana getirdiği geniş uçurumlar barış yoluyla doldurulabilecek mi problemleri ortaya çıktı. Bu problemleri sosyalizm açısından çözümleyenlere göre insanlar, üretim araçlarının sosyalleştirilmesi yoluyla ekonomik anlamda eşit oldukları takdirdedir ki her alanı kaplayan diktatörlükten kurtulabilirler. Mesele buradaki eşitsizlik değil! Asıl mesele, bugün eğer üretim araçlarına hiçbir şey yapmadığınız halde benim aldığımın iki mislini değil, kelimenin tam anlamı ile binlerce mislini alabilmenizdir. Buna sömürme derler. Çünkü bu sizin, benim emeğimin sırtından yaşamanız demektir. Aldığınız servetin bir yerden gelmesi lazım. Servet hiç yoktan meydana gelmez. O, benim emeğimden, milyonlarca işçinin emeğinden meydana gelir. * Yazar, en çok mülkiyet problemi üzerinde durmaktadır. Özel mülkiyetin lehinde olarak, sosyalist olduğunu savunuyor. Gerçekte sosyalizmin asıl anlamını şöyle ifade ediyor: “Onda dokuzumuza şimdikinden hiç değilse on misli fazla ferdi, özel mülkiyet vermek, bugün elimize geçen yiyecek, giyecek, ev, bahçe, otomobil, mobilya ve bunun gibi şeylerden on misli fazlasını sağlamak demektir. Fakat bu üretim araçları mülkiyetinin özel ellerden yani bunu elinde tutan dört milyonun elinden alınması demektir. Bunu sırf şunun için yapmak istiyoruz, başka çeşitten münasip miktarda özel mülkiyeti halkın eline vermenin tek yolu budur.” Bu kitapta okuyacağınız satırlar, yazarın sosyalizm anlayışını anlatıyor!..
Demokrasi, savaşın doğurduğu problemlerin hakkından gelmek için zorunlu olan kudreti kendinde bulacak mı, sosyal problem klasik demokrasi şekilleriyle çözülebilecek mi, en ileri toplumlarda görülen eşitsizliklerin meydana getirdiği geniş uçurumlar barış yoluyla doldurulabilecek mi problemleri ortaya çıktı. Bu problemleri sosyalizm açısından çözümleyenlere göre insanlar, üretim araçlarının sosyalleştirilmesi yoluyla ekonomik anlamda eşit oldukları takdirdedir ki her alanı kaplayan diktatörlükten kurtulabilirler. Mesele buradaki eşitsizlik değil! Asıl mesele, bugün eğer üretim araçlarına hiçbir şey yapmadığınız halde benim aldığımın iki mislini değil, kelimenin tam anlamı ile binlerce mislini alabilmenizdir. Buna sömürme derler. Çünkü bu sizin, benim emeğimin sırtından yaşamanız demektir. Aldığınız servetin bir yerden gelmesi lazım. Servet hiç yoktan meydana gelmez. O, benim emeğimden, milyonlarca işçinin emeğinden meydana gelir. * Yazar, en çok mülkiyet problemi üzerinde durmaktadır. Özel mülkiyetin lehinde olarak, sosyalist olduğunu savunuyor. Gerçekte sosyalizmin asıl anlamını şöyle ifade ediyor: “Onda dokuzumuza şimdikinden hiç değilse on misli fazla ferdi, özel mülkiyet vermek, bugün elimize geçen yiyecek, giyecek, ev, bahçe, otomobil, mobilya ve bunun gibi şeylerden on misli fazlasını sağlamak demektir. Fakat bu üretim araçları mülkiyetinin özel ellerden yani bunu elinde tutan dört milyonun elinden alınması demektir. Bunu sırf şunun için yapmak istiyoruz, başka çeşitten münasip miktarda özel mülkiyeti halkın eline vermenin tek yolu budur.” Bu kitapta okuyacağınız satırlar, yazarın sosyalizm anlayışını anlatıyor!..