En eski siyasi tartışma konularından biri olan demokrasi birçoklarının gözünde bugün ağır bir krizde. Piyasaların demokrasiyi güçlendireceği inancı üzerine kurulu neoliberal düzenin egemenliğini ilan ettiği 21. yüzyılın ilk çeyreği bunun emareleriyle dolu. Devlet ve piyasayla iç içe büyük yapılar siyaset sürecinin ana kurumları hâline geliyorlar. Piyasanın doğruları siyasetin temel belirleyicisi hâline geldikçe halkın yönetimi ve siyasete müdahalesi sandığa ve seçimlere indirgeniyor. Siyasi gücü devrettiği yapıların hâkimiyeti bireyi ele geçiriyor ve bireyler kendi hayatlarını şekillendiren süreçlere müdahale edemez hâle geliyorlar. Siyasetten koparılan bireyler sağda ve solda çareyi popülist ve aşırılıkçı yaklaşımlarda, partilerde, otokratlarda arıyorlar. Avrupa’nın bugünkü siyasi manzarası bunun çarpıcı bir örneğini teşkil ediyor.
Bu şartlar altında demokrasi bugün ne anlama geliyor? Halkın yönetimini var eden usuller ve ilkeler bugün neden yetersiz görülüyor? Demokrasi bir teknik mi yoksa siyasi bir ilke mi? 21. yüzyılda insanların siyasi sürecin asıl özneleri olarak siyasete geri dönmeleri nasıl sağlanabilir? Arap Baharı, İşgal Et Hareketi, Haziran Günleri, Siyahların Hayatı Değerlidir, Sarı Yelekliler ve Lübnan Çöp Eylemleri gibi kitlesel toplumsal hareketler bugün demokrasinin neresinde yer alıyor? Bu kitapta Yavuz Yıldırım, demokrasinin bugün ne anlama geldiğini, nasıl yorumlandığını, hangi yeni sıfatlarla tartışıldığını işte bu ve benzeri somut ve güncel sorular ve örnekler üzerinden ele alıyor. Demokrasinin mevcut koşullarda kendini nasıl yeniden ürettiğini, nasıl şekil değiştirdiğini sorguluyor ve neoliberal kıskaçtan kurtulmanın olanağını irdeliyor.
En eski siyasi tartışma konularından biri olan demokrasi birçoklarının gözünde bugün ağır bir krizde. Piyasaların demokrasiyi güçlendireceği inancı üzerine kurulu neoliberal düzenin egemenliğini ilan ettiği 21. yüzyılın ilk çeyreği bunun emareleriyle dolu. Devlet ve piyasayla iç içe büyük yapılar siyaset sürecinin ana kurumları hâline geliyorlar. Piyasanın doğruları siyasetin temel belirleyicisi hâline geldikçe halkın yönetimi ve siyasete müdahalesi sandığa ve seçimlere indirgeniyor. Siyasi gücü devrettiği yapıların hâkimiyeti bireyi ele geçiriyor ve bireyler kendi hayatlarını şekillendiren süreçlere müdahale edemez hâle geliyorlar. Siyasetten koparılan bireyler sağda ve solda çareyi popülist ve aşırılıkçı yaklaşımlarda, partilerde, otokratlarda arıyorlar. Avrupa’nın bugünkü siyasi manzarası bunun çarpıcı bir örneğini teşkil ediyor.
Bu şartlar altında demokrasi bugün ne anlama geliyor? Halkın yönetimini var eden usuller ve ilkeler bugün neden yetersiz görülüyor? Demokrasi bir teknik mi yoksa siyasi bir ilke mi? 21. yüzyılda insanların siyasi sürecin asıl özneleri olarak siyasete geri dönmeleri nasıl sağlanabilir? Arap Baharı, İşgal Et Hareketi, Haziran Günleri, Siyahların Hayatı Değerlidir, Sarı Yelekliler ve Lübnan Çöp Eylemleri gibi kitlesel toplumsal hareketler bugün demokrasinin neresinde yer alıyor? Bu kitapta Yavuz Yıldırım, demokrasinin bugün ne anlama geldiğini, nasıl yorumlandığını, hangi yeni sıfatlarla tartışıldığını işte bu ve benzeri somut ve güncel sorular ve örnekler üzerinden ele alıyor. Demokrasinin mevcut koşullarda kendini nasıl yeniden ürettiğini, nasıl şekil değiştirdiğini sorguluyor ve neoliberal kıskaçtan kurtulmanın olanağını irdeliyor.